Eskişehir Uluslararası Festivali'nin bu yıl 13'üncüsü yapılıyor. Zeytinoğlu Kültür Vakfı Başkanı Yavuz Zeytinoğlu'nun sıraladıkları çok çarpıcı: 13 yıl boyunca 388 etkinlik, 4445 sanatçı ve 130 bin seyirci. Sadece bu yıl 453 sanatçı ve en az onun kadar sanatçıların yüzde 20 sinin yabancı olması bir Anadolu ili olarak Eskişehir'in bu festival ile edinimini çok saydam olarak anlatıyor. Ama işin en az bunun kadar "kurum" olarak önemi var. Sahnede yer alan 22 mali bağışçının yıllardır değişmeyen adı, bu işlerde sivil toplumun yerinin önemini anlatıyor. Ama en az bunun kadar yönder (mentor) önemli. 13 yıldır bu olayı valilik, 2 üniversite ve büyükşehir belediyesini alarak yapan vakıf, "sürükleyici kurum" olmanın önemini kanıtlamıyor mu? Aynı olayı Rusya'da düşündüm. Son 12 yıl içinde "flaş" özellikleriyle öne çıkan şirketleri diğerlerinden ayıran neydi? Bana göre, bu olayın tek sırrı "kurum olmak" ve bunu uygulamakta yatıyordu. Sermaye/özel ilişkiler/proje kârlılığı gibi tüm başlıklar bana göre "tali" kalıyor. Bu anlamda Rusya'da ilk olma özelliği olan Efes Pilsen'de gözlediğim 10 temel özelliği sizlerle paylaşmak istiyorum.
1-Anadolu Grubu'nun, Rusya'ya yöneliminde kurumsal kültürün yerleştirilmeyi, teknolojiye hep yeğlemiş. Bu birinci ve temel gözlemim.
2-Bu ülkedeki fabrikaya karşılık "adım adım hedefe yürüme" stratejisi ihmal edilmiyor. 4. sırada liderlik "düşlemek" yerine, 2009 da 3.'lük hedefliyor. Zamanla ve yumuşak geçiş, kurum çalışanlarının sindirdiği ve paylaştığı bir olay haline geliyor. Buna karşılık, 1 milyon lt'lik üretim kapasitesiyle, Rusya'da ülke toplam tüketiminin yüzde 10'una ulaştığını unutmamamız gerekiyor.
3-Her fabrikada 2-3 Türk yöneticinin varlığına karşılık, ortalama 500 Rus çalışanın olması, sonuçlara ulaşmada kurumsal kültürün sindirildiğini anlatıyor.
4-İlke olarak kadın çalışan sayısı, erkeklerin hep üstünde seyrediyor. İşyeri uyumu açısından kadınlar özellikle benimseniyor. Bunun, önyargılarıyla Türkiye için bir örnek oluşturması gerekiyor.
5-Her işyerinde -ki bunların çoğunluğu özelleştirme sonucu elde edilmiş işyerleri oluyor- mutlaka "sorun çözme grupları" var. Çalışanlar, her aşamada ve her biçimde dikkate alınıyor.
6-"İleri Bağlantı Etkisi" açısından iyi bir örnek Efes Pilsen'den sonra bu ülkeye gelen Şişe Cam. Efes Pilsen gibi uluslararası ölçekte çalışan bir kuruluşun adeta "dışsal avantaj" yaratan bu somut örneğin, Türkiye'nin stratejik olarak baktığı tüm dışa açılma örneklerinde söz konusu olabileceği unutulmamalı.
7-Ürettiği 15 markaya karşılık, kendisini anlatırken "tadımız temiz" deyimi, kalitenin temel ve tüketiciye göre değişmemesi gereken bir olgu olduğunu anlatıyor.
8- Toplamı 15 olan markaları bir pazar çeşitlenmesinden çok, tat ve kalite olarak "sürekli yenilenme" aracı olarak görülmesi, üretim anlayışı olarak tüm işletmelere örnek olacak bir nitelik taşıyor.
9-Anadolu Grubu'nun yurtdışında 6 ülkede 14 fabrikası aynı zamanda bir başka işletme deneyini bizlere sunuyor. Ukrayna'nın istikrarsız görülen pazarını görerek işletmenin kapatılması, Romanya'da ise pazarın "küçük" görülerek fabrikanın satılması, "ricat etmenin", "geri dönmenin", "pazar coğrafyasını sürekli olarak yenilemenin" bir işletmecilik kuralı olduğunu bizlere söylüyor.
10-Kendi profesyonel çalışanları açısından Anadolu Grubu, Rusya Federasyonu'ndaki operasyonel faaliyetlerini bir "kariyer planlaması"nın aracı olarak değerlendiriyor. Rusya'da 3 yıl hizmet dönemi sonrası "terfi et ya da yer değiştir" ilkesi uygulanıyor. Bunun tüm grup mensupları için geçerli olduğu, 3. kuşaktan Kamil Yazıcı'nın bu ülkede lojistik sorumlusu olarak çalışmasından anlaşılıyor.
Rusya'ya yönelecek olan girişim dünyasına bir önermem var: Siz siz olun, önce çalışacağınız sahayı gezin. Uğraşacağınız sahayı ve sektörü etüt edin. Bunu yapmayan her çıkışın Rusya'da hüsrana uğradığını unutmayın! Bu aşama bitse bile yetinmeyin. Mutlaka başarılı kurumsal örnekleri inceleyin. İlk sırada kuşkusuz Efes Pilsen ve Enka daha doğrusu Şarık Tara geliyor. Ama bu 2 anlamlı örnek kadar vurgulayacağım diğer anlamlı örnekler de var. Bunlar, Hastur, Vestel, Beko, Şise Cam, RTİB ve Başkanı A. İhsan Akıskalı olacak. Bu deneyleri yerinde ve ilk yaşayanlardan dinlemek ve yorumlatmak anlamlı. Bitmedi: İşin önemli bir 3. aşaması daha var. O da finansman konusu… Burada yerleşik bankalardan özellikle Ziraat Bankası (Müdürü Nedim Kaşkal), Finansbank ve Pro Commmerce Bank (Yöneticisi Sipahi Haktanır) ile mutlaka yüz yüze olayı ve operasyonu ele almak gerekiyor. Bütün bu temas noktalarıyla bağlantı kuramadıysanız, TC Ticaret Başmüşavirliği'mizin kapısını çalın derim. Başmüşavirimiz Bahri Can Çalıcıcıoğlu'nun "sallama" da olsa ikram edecekleri mutlak bir çayları, ondan önemlisi paylaşacakları deneyleri olacak. Bundan emin olunuz!
HAFTANIN NOTU: 13. Uluslararası Eskişehir Festivali'nin ardında saklı bir ismi Zeynep Zeytinoğlu'nu sizlere takdim etmek ve onu kutlamak istiyorum. Kurum olmanın özellikleri ardında böylesi isimlerin bulunduğunu bilmek gerek. Bu festival için Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen Hoca'nın da desteğini anmam gerekiyor.
Dunya Gazetesi
GLOBUS / Kenan Mortan