Türkiye’nin birçok “yatırım riski”ne maruz kalmayı sürdürdüğü öne sürüldü. ABD’li ekonomi ve finansman sitesi BusinessWeek’de yayınlanan bir analizde Türkiye’yi “en iyi performans gösteren yükselen piyasa” ilan ederken Türkiye’nin birçok “yatırım riski”ne maruz kalmayı sürdürdüğü belirtildi.
Türkiye’nin birçok “yatırım riski”ne maruz kalmayı sürdürdüğü öne sürüldü. ABD’li ekonomi ve finansman sitesi BusinessWeek’de yayınlanan bir analizde Türkiye’yi “en iyi performans gösteren yükselen piyasa” ilan ederken Türkiye’nin birçok “yatırım riski”ne maruz kalmayı sürdürdüğü belirtildi.
BusinessWeek, Türk ekonomisine ilişkin bir değerlendirme yayınlandı. Palash R. Ghosh imzalı analizde Türkiye’de ekonomik istikrarın borsayı çok olumlu etkilediği, AKP’nin seçim başarısının borsa endeksini en üst düzeyine çıkarttığı kaydedildi.
Ancak Türkiye’nin, “yükselen piyasa statüsü ve uzun siyasi kargaşalar tarihi nedeniyle birçok yatırım riskine maruz kalmayı sürdürdüğü” öne sürülen analizde “Güçlü askerler, sağcı milliyetçiler, laik solcular, Kürt ayrılıkçıları ve İslamcı köktendicilerin arasındaki Türkiye, sürekli sosyal ve siyasi krizler içerisinde gözüküyor” yorumu yapıldı.
Türkiye’de son siyasi gelişmelerin de değerlendirildiği analizde seçimde AKP’nin aldığı sonucun piyasalar için “iyi” olduğu kaydedildi. Analizde “2001 yılındaki finansal krizden sonra sağlanan ekonomik canlanmayı şaşırtıcı yapan da Türkiye’nin kronik siyasi istikrarsızlığı” denildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmesinden sonra borsanın değerinin beş kat arttığına, enflasyonun düştüğüne, 2003 yılında 1.3 milyar dolar olan net yabancı yatırımın geçen yılda 19.2 milyar dolarlık rekor düzeye tırmandığına dikkat çekildi.
-TÜRKİYE’DE RİSK PRİMİ VAR-
Bu arada, Türkiye’nin “en iyi performans gösteren yükselen piyasa” ilan edildiği analizde Türkiye’de sağlanan “kinetik” büyümeye karşın menkul değerlerin ucuz olmayı sürdürdüğü kaydedildi.
BusinessWeek’teki analizde Putman Investments portföy yöneticisi Daniel Grana’nın görüşlerine de yer verildi. Grana, “Türkiye, yükselen bir piyasa olmayı sürdürüyor. Bu nedenle risk primi var” dedi.
Grana “Siyaset hala istikrarsız, ekonomik politikalar, Batı’ya kadar kurumsallaşmış değil ve şirket yönetimi, iyileşmekle birlikte henüz çok iyi değil” şeklinde konuştu.
-TÜRKİYE BREZİLYA’NIN BEŞ YIL GERİSİNDE-
Buna karşın Grana, AKP’nin mali disiplin sürdürmesi ve yabancı yatırımcıları çekmeye devam etmesi halinde risk priminin azalacağını belirtirken de “Brezilya’da olanlar bunlar ve Türkiye, Brezilya’nın beş yıl kadar gerisindedir” görüşünü dile getirdi.
“Türk ekonomisi için en büyük riskin AKP’nin gelecekteki politikalarında bulunduğu”nu savunan Grana, “Eğer piyasa dostu önlemleri sürdürmezlerse Türkiye geriye gidecek” diye konuştu. Grana “Ayrıca yükselen ekonomilere yönelik küresel risk iştahı azalırsa dışsal gelişmelerden dolay zarar görecek” uyarısını yaptı.
US Global Investors Doğu Avrupa Fonu yöneticisi Julian Mayo ise, Türkiye’deki genel risklerin azaldığına inancını yansıtırken “Ekonomi, güçlü ticaret ve iç talebinin desteği ile hızlı büyümeyi sürdürmeli. Karlar güçlüdür ? yılda yüzde 25 civarında ? ve piyasa, en ucuz yükselen piyasalardan biri olmayı sürdürüyor” diye konuştu.
-ÖNEMLİ OLAN AB ÜYELİĞİ DEĞİL EKONOMİK ENTEGRASYON-
Bu arada, AB üyelik hedefinin piyasalar açısından taşıdığı önemi değerlendiren Julian Mayo, üyeliğin borsa perspektifinden “kritik” olduğunu düşünmediğini belirtirken “Önemli olan ekonomik entegrasyon. Örneğin Türkiye’nin AB ile ticaret anlaşmasıdır” görüşünü dile getirdi.
Daniel Grana ise, Türkiye’nin AB’ye en az 10 yılda alınmayacağına inandığını belirtirken de “Türkiye, ekonomisini geliştirdikçe ve anlamlı demokratik reformlar yaptıkça AB onu kabul etmek zorunda kalacak. Bu gerçekleştiğinde Türkiye, hemen yararını görecek” diye konuştu.(ANKA)
(CN/HAZ)