Cisco’nun sponsorluğunda Economist Intelligence Unit’in gerçekleştirdiği ‘Innovation: Transforming The Way Business Creates’ ([[İnovasyon]]: İşin Yarattığı Yöntemi/Yolu Dönüştürme) raporu, dünyanın en inovatif ülkesinin Japonya olduğunu ortaya koydu. Japonya'yı sırasıyla İsviçre, ABD ve İsveç takip ediyor. Türkiye 82 ülkenin yer aldığı bu sıralamada Ürdün'ün ardından 56. sırada yer alıyor.
The Economist Intelligence Unit, gerçekleştirdiği çalışmayla 82 ekonomik yapıyı 2002-2006 yılları arasında inovatiflik derecelerine göre sıraladı. Aynı zamanda sıralamanın 2007-2011 yılları arasında nasıl değişebileceği konusunda öngörüde bulundu. Öngörüye göre sıralamada ilk dörde giren ülkeler pozisyonlarını koruyacaklar. Bunun yanı sıra Çin 5 adımla 54.’lüğe, Meksika ise 6 basamakla 39.’luğa yükselecek.
Yapılan açıklamaya göre çalışmanın amaçlarının başında inovasyonun önemini analiz etmek geliyor. Ardından hangi ülkelerin bu alanda en iyi olduğu ve bunun nasıl gerçekleştiği ortaya konması hedeflendi. Economist Intelligence Unit bu amaca erişmek için sıralamayı derledi ve dünya çapında 485 uzmanın inovasyon konusundaki görüşlerini ele alan bir araştırmayı yönetti. Araştırma sonucunda ortaya çıkan yanıtlar, inovasyonun teşvikiyle şirketlerin nasıl ve nerede inovasyonu gerçekleştirmeleri için gerekenleri ortaya koydu.
Yükselen küresel rekabet koşulları hükümetleri ve şirketleri üretkenliği artırmak için yeni yöntemler bulmaya zorluyor. Bu koşullar inovasyona olan ilginin artmasına neden oluyor. Fakat burada önemli olan nokta şu ki en iyi tek yol ya da yöntem söz konusu değil. Sıralamanın üst sıralarında yer alan ülkeler inovasyonu yaygınlaştıracak ve cesaretlendirecek hükümet politikalarının önemine dikkat çekiyor. Bunu çok sayıda mühendis ve bilimadamı yetiştirecek eğitim sistemi destekliyor.
Economist Intelligence Unit’in Cisco için gerçekleştirdiği üç çalışmadan biri olan bu rapor, müşterilerin, sağlayıcıların, patronların, çalışanların ve diğerlerinin iş yapış şekillerinin ötesine geçerek bilgiyi karşılıklı faydaya dönüştürdüğü etkileşim ekonomisinin gelişimini anlatıyor. Bu araştırmaya www.eiu.com/Innovation adresinden ulaşmak mümkün.
Rapordan belirli başlıklar:
• İnovasyon gerek ulusal ekonomik kalkınmada, gerekse kurumsal performansta önemli fayda ve kazanç sağlıyor. Bu faydaların kanıtları mikroekonomik seviyede, makroekonomik seviyeye oranla çok daha güçlü.
• Araştırma kapsamında katılımcıların yanıtlarıyla bir ülkeyi neyin inovatif yaptığını açıklamak anlamında, iş gücünün teknik yetenekleri (katılımcıların yüzde 92’si) ve BT/telekomünikasyon altyapısının kalitesi (katılımcıların yüzde 92) gibi başlıca veriler dahil etkenler geniş yelpazedede ortaya kondu.
• İnovasyon konusunda Çin, Hindistan’a oranla çok daha fazla olumlu koşula sahip. Çin, yıllık 136 milyar dolar Ar-Ge harcamasıyla Japonya’nın önüne geçiyor.
• Buna rağmen inovasyon küresinde önemli bir nokta söz konusu. Araştırma kapsamında sıralama tepesindeki 25 ülkenin 12’si 10 milyonun altında nüfusa sahip.
• İnovasyon yatırımlarının geri dönüşünün Meksika ve Çin gibi orta gelirli ülkelerde, zengin ülkelerden daha yüksek olması bekleniyor. Bu durum eski ekonomi gruplarının daha geriden geleceğini gösteriyor. Orta gelirli ülkelerin ithal teknolojiye ihtiyacı olmasına karşın, hızları içsel inovasyon performanslarına dayanıyor.
• Araştırma, şirketler bazında bakıldığında inovasyonun nerede konumlandırıldığının kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Araştırmaya katılanların yüzde 46’sı şirketlerinin eşdeğerleriyle karşılaştırıldığında daha iyi performans gösterdiğini kaydediyor. Yüzde 32’lik kısım ise inovasyonun diğer şirketlerden daha iyi performans sağlamak için kritik önemi olduğunu düşünmüyor.
• Ar-Ge çalışmalarının şirket gelirinin yüzde 5’ine eşit olduğunu söyleyen katılımcıların yüzde 44’ü şirketlerinin eşdeğerlerinden daha iyi performans gösterdiğini söylüyor. Bu oran gelirlerinin yüzde 5’inden daha az miktarı Ar-Ge’ye ayırdığını söyleyen yüzde 35’lik gruba benziyor.
• Silikon Vadisi gibi yüksek teknoloji yerleşkelerinde yer alan ya da bu bölgelerle sıkı bağlantı içinde olan şirketlerin yüzde 56’sı benzerlerinden daha iyi performans gösterdiğini söylüyor. Yüksek teknoloji yerleşkeleri dışında üretim yapan şirketlerin sadece yüzde 36’sı rakiplerinden daha iyi performans gösteriyor