Diyeceksiniz ki ne yapalım. Kimde para kaldı. "Doğru zamanda pozisyon alabilen herkes ve her şirket şuan para sahibi"! Tek sorun, risk algılaması çok değişti. Değerli dostlar, Türkiye büyük bir işsizliğin içinde, daha büyüğünün eşiğinde. İşsizlik "fren mesafesi ve izi" gibidir. Frenler tutar, araba durur ama arada mesafe ve sert bir iz kalır. Bugün dünya piyasaları Amerika'dan başlayarak mucize şekilde düzelse, ortaya çıkan işsizliğin piyasa tarafından emilmesi aylar alır.
3 milyon işsiz var
Türkiye de işte böyle bir sürecin eşiğinde. İşin daha da acısı "bir şeyler yapması" gerekenler, frene basmayı bilmek zorunda olanlar, ne olduğunun farkında bile değiller. Aynen 2003-2007 arasında "olumlu anlamda ne olduğunu" anlayamadıkları gibi! Bizler, bu ülkede "huzur" isteyen bizler bir şeyler yapmak zorundayız. Bu ülkenin sokaklarında, caddelerinde güvenlik isteyen, toplumsal huzur isteyen bizler; bir şeyler yapmak zorundayız. Resmi veriler ile 3 milyon işsiz, resmi olmayan ama gerçekçi analizlerle yüzde 20 işsiz. Bu sadece "bir veri değil"! Ülkenin nereye gittiğini ve bir şeyler yapmazsak, çok ciddi bir toplumsal-sosyal travma ile karşılaşacağımızı gösteriyor. Diyeceksiniz ki; "Neden yapalım? Bunu biz yaratmadık hatta uyardık, adımlar atarak, şimdi iktidar partisinin ekmeğine yağ mı sürelim?"
Para tezgah altında
Sevgili dostlar, düz mantık ile bakınca haklısınız! Bugünlerin geleceğini söyleyen, uyaran herkes haklı. Ama bir de gerçek var; iktidar partileri "bugün var, yarın yok" ama bu ülke bizim ve benim, sizin, birçoğumuzun, bazıları gibi "ikinci bir pasaportu" yok! Daha açıkçası; AKP için yapmayacağız, kendimiz için yapacağız. Peki nasıl bir adım atacağız? 2003-2008 arasında "dünya genelinde yaşanan genleşme" sırasında doğru karar verenler ve zamanında "nakit kraldır" diyenler, bu krizden zarar görmeden çıktılar. Sadece Türkiye'de değil dünya genelinde bu böyle. Bugün "piyasada para olmamasının" sebebi, paranın yok olması değil, değişen algılama ile "tezgah altına inmesi".
Travma zor atlatılır
Bu gerçeği bilen ve böyle giderse, sakladığımız parayı harcayacak bir ortamımız kalmayacağını gören biri olarak, durumu müsait olan herkese, her şirkete bir çağrım var: İhtiyacınız olmayabilir, bu adımı atmayarak maddi kâr sağlayabilirsiniz ama sokağın huzuru için, en azından bir, birkaç kişiyi düşük ücrete bile olsa işe alın. Sevgili dostlarım, bu teklifim çok samimi. Biliyorum ki; birçok insanın ve şirketin varlıkları aynen hatta daha fazla yerinde duruyor. Tamam kriz var-para dönmüyor, tutucu olmak gerçekçi ama para döndüğü anda, tahrip edilen değerlerin geri gelmesi mümkün değil! Sosyal travma çabuk gelir, zor kaybolur. Lafı fazla uzatmayacağım; şirketinizin önünde güvenlik ordusu olabilir, eviniz de site içinde korunaklı olabilir ama şunu unutmayın; sokağın huzuru bozulursa "herkesin huzuru" bozulur!
Gemi batarsa kurtulamayız
Sonuç 1: Sokağın bozulmaması için bu teklifimi ciddiye alın. Eğer siyasi otorite de bir şey yapmaya karar verirse, o da bir omuz atsın ve geçici olarak adam çalıştırma maliyetini mümkünse sıfıra düşürsün. Eğer durumun ne kadar ciddi olduğunu anlayabilirlerse!
Sonuç 2: İktidarda kim olursa olsun, amacımız "ülkeyi en noktasına" taşımak olmalı.
Sonuç 3: Hepimiz aynı gemideyiz, gemi delinirse ve batarsa, buradan kurtulan olması mümkün değil!
Son söz: Bir saman yığının altı yanıyorsa, ateş mutlaka yığının "üstünde olanlara da" ulaşacaktır! Bugün "bana bir şey olmaz" diyenlere duyurulur. Elimizde bir imkan varsa mutlaka ama mutlaka "kendi çapımızda" kullanalım!
Yiğit Bulut / Referans Gaz.