Türkiye'de son iki yıldır girişim sermayeleri (fonları) ciddi yatırım yapmış durumdalar. Bu fonlar kimlerdir, neden gelirler, yatırım tutarları nedir, bugün bunu değerlendireceğiz.
Girişim sermayeleri (private equity), piyasa değeri ve büyüklüğü artan firmalara ortak olarak ve bu firmaların en az üç yıl için finansal yönetimini üstlenerek kapasite arttırımını ve yeni projelerini finanse ediyorlar veya finansmanına katkıda bulunuyorlar. Daha sonra şirketin yükselen değerinden ve kârlılığından pay alıyorlar.
Büyük çoğunlukla bu fonlar piyasa analizleri yaparak yatırım yapacakları firmaları buluyorlar. Ancak finansal ortak arayışında bulunan firmalar da bu fonlara başvurarak ortaklık teklif edebiliyorlar.
Çoğunluğu 2006 ve 2007'de İstanbul'a gelen bu nitelikteki fon sayısı 14 oldu. Actera 2007'de geldi ve Mey İçki'nin alımında yer aldı. Fon büyüklüğü 475 milyon dolar. ADM Capital, 2007'de geldi, Işıklar Holding ve Penguen Gıda'ya yatırım yaptı. Fon büyüklüğü 2 milyar dolar. AIG Capital Partners , 1999 tarihi ile Türkiye'ye en eski gelen fon. AFM ve ForYou yatırımlarını sürdürüyor. Galatasaray kulübüne de yatırım yaptı. Fon büyüklüğü 700 milyon dolar. 2002 yılında gelen 107 milyon dolar büyüklükteki İngiliz fonu Bedminister Hedef Filo Hizmetleri'ne yatırım yaptı. Berggruen fonu 2002'de Türkiye'ye gelerek madencilik, enerji ve gayrimenkul alanlarında yatırım yapıyor. BND Elektrik ile ortaklık anlaşması yaptı. Fon büyüklüğü 300 milyon dolar, 600 milyon dolar büyüklüğe sahip. Brightwell Holdings 2006'da geldi ve enerji, deniz taşımacılığı ve teknoloji sektörüne yatırım yapmış durumda. Sabah gazetesi ihalesine de giren Carlyle ,Türk Telekom ihalesinde Koç grubu ile işbirliği yaptı. 2004'te gelen Global Equities Kuşadası Limanı ve Enerji Yatırım Holding'de STFA ile yüzde elli ortak. NBK Capital, 2006'da Türkiye'ye geldi ve Yudum Gıda'yı satın aldı. 250 milyon dolar fonu var. 2007'de gelen ve 200 milyon dolar fon ayıran Supem ortak olacağı şirketleri 2008'de açıklayacak. Templeton , THY, İş Yatırım ve Tat Konserve'ye yatırım yaptı. 2002'den beri sürdürdüğü bu yatırımları Citibank'tan sağladığı kredilerle yapıyor. 2006da gelen Unicorn, İnter Menkul Değerler adlı aracı kurumu satın aldı. Bu fonlara 100 milyon dolarlık fon büyüklüğüyle 2000 yılından beri yatırım yapan en önemli yatırımı Ode, TÜYAP ve Cimemars olan İş Girişim Sermayesi 'ni de ekleyebiliriz.
Gayrimenkul projelerine giren veya girecek yabancı fonlar ise şunlar: 670 milyon dolar büyüklükteki KREA, Merrill Lynch ve GPI ortak olarak büyük projelere girecek. İstanbul Riva'da 918 bin metrekarelik alana villa yapacak olan Ottaman bu proje için anılan arsayı 110 milyon dolara aldı. Fon tutarı 280 milyon dolar. Bunlara ilave olarak Turkven 2000'de Türkiye'ye geldi. Fon büyüklüğü 430 milyon dolar. Morgan Stanley ana ortak olduğu MultiTukmall ile büyük gayrimenkul projelerine girecek.
Bunların yanında 'Hedge Fonu' olarak Drake Management, Shuaa Capital, Soros, Access Turkey İLAB ve Merill Lynch fonları da Türkiye'de ciddi yatırım hedefleri içinde olan girişim sermayeleri.
Türkiye'ye gelen doğrudan yatırımlar 2004 yılında 2 milyar dolar, 2005 yılında 8.9 milyar dolar ve 2006 yılında 19 milyar dolar olarak gerçekleşti. Son üç yılda ülkemize gelen 30 milyar dolara yakın bir doğrudan yatırım var. 2007 yılı Ekim ayı dahil yatırım tutarı 14.2 milyar dolar. 2006 ve 2007 yıllları yabancı fonların yoğun geldiği dönem. Bu iki yılda 30 milyar doları aşan tutarda doğrudan yatırım gelmiş durumda. Bu yatırımların yaklaşık yüzde onu girişim sermayelerinin getirdiği fonlardan oluşuyor. Girişim sermayeleri, yatırımları özkaynakları yanında aldıkları kredilerle finanse ediyorlar. Bu nedenle ülkenin ekonomik gidişatı hem yatırım tercihlerini hem de kredi bulma olanaklarını etkiliyor. 2008 yılının yabancı fonlar için de zor geçeceği kesin.
Bu fonların en önemli özelliği ortak oldukları şirketten bir gün mutlaka gidecek olmaları. Bu nedenle ortak oldukları şirketin değerinin ve kârlılığının artması şart. Çünkü alacakları kâr payları ve çıkarken satacakları hisselerin değerindeki artış onların varlık sebebi. Hisselerini 3-5 yıllık dönem sonunda ya başka bir yatırımcıya, ya mevcut ortaklara satıyorlar veya halka açılma projesiyle hisselerini halka arz ediyorlar. Neresinden bakarsanız bakın başta ortaklık güzel, fakat satış istenildiği gibi gerçekleşmezse sorun orada başlıyor. Bu fonlarınTürkiye'de ileriki yıllarda bu sorunları yaşama ihtimali çok yüksek. Bir ekonomik krizde ortak olacakları şirketlerin mali yapısındaki değişme, ortak oldukları şirketlerin değerlerinin ve kârlılıklarının ve kredi bulma olanaklarının azalması en önemli sorun olarak karşılarına çıkacak.
İşin bir de başka yanı var. Girişim sermayeleri genellikle şirket sermaye arttırımı yoluyla şirketlere ortak oluyorlar; yani fonlar şirkete giriyor, ortakların cebine değil. Bazen de ortaklık hisse devri yoluyla gerçekleşiyor. Bu durumda da paranın çoğu ortaklara gidiyor. İşte şirketin kasasına veya ortağın cebine giren paranın nasıl harcandığı ve ekonomiye katma değer yaratıp yaratmadığı işin bir başka değerlendirme konusu. Ama ilginç olan yabancıların Türkiye'ye aşırı derecede iltifat etmesi. Bunun sonu olumlu mu, yoksa olumsuz mu bitecek, yaşayarak göreceğiz.
MALİYE YAŞAMINDAN / MUSTAFA PAMUKOĞLU
Kaynak: Cumhuriyet