1- GENEL AÇIKLAMA
Kamu alacaklarının tahsil usulü hukuku çerçevesinde, vergi alacağının güvenliğini sağlayıcı kurumlara ve gerektiğinde bu alacağın kamu gücünün kullanılması yolu ile cebren takip ve tahsiline ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
A- KAMU ALACAĞININ KORUNMASI
a- Kamu Alacağı Kavramı
Kamu alacağı, devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama gideri, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i kamu alacakları ve aynı idarelerin sözleşmeden, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve kamu hizmetleri uygulamasından doğan diğer alacakları ile, bunların takip masraflarından oluşmaktadır (AATUHK, m. 1). Görüldüğü gibi, yukarıdaki idarelerin özel hukuk ilişkilerinden doğan alacakları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre kamu alacağı değildir.
b- Kamu Alacağının Korunması
Kamu alacağının tahsil imkânının ortadan kaldırılmasını ya da en azından zorlaşmasını engellemek üzere bir dizi güvenlik kurumu geliştirilmiştir. Bu kurumlar, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un ikinci bölümünde, “kamu alacaklarının korunması” başlığı altında, teminat hükümleri, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümleri olmak üzere dört grupta yer almaktadır.
ba- Teminat Hükümleri
baa- Teminat
Vergi Usul Kanunu’nda tanımlanan vergi ziyaı cezasının kesilmesini gerektiren sebepler bulunduğu veya kaçakçılık fiilleri dolayısıyla bir kamu alacağının salınması için gerekli işlemlere başlanmış olduğu takdirde, vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılacak ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince borçludan teminat istenir (AATUHK, m. 9/1).
Şu değerler teminat olarak kabul edilmektedir (AATUHK, m.10/1):
1- Para,
2- Bankalar tarafından verilen teminat mektupları,
3- Hazine tahvil ve bonoları,
4- Hükûmetçe belli edilecek milli hisse senedi ve tahviller. Bu hisse senedi ve tahviller, teminatın kabul edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden % 15 noksanıyla değerlendirilir. (Bkz. 4369 sayılı kanun, geçici madde 1).
5- İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı kamu idaresince haciz varakasına dayanılarak haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar,
Teminat sonradan tamamen veya kısmen değerini kaybeder veya borç miktarı artarsa, teminatın tamamlanması veya yerine başka teminat gösterilmesi istenir (AATUHK, m. 10/2).
Borçlu verdiği teminatı kısmen veya tamamen aynı değerde başkalarıyla değiştirebilir (AATUHK, m. 10/3).
bab- Şahsi Kefalet
Teminat sağlayamayan mükelefler, muteber bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek borçlu gösterebilirler. Şahsi kefalet, tespit edilecek şartlara uygun olarak, noterden tasdikli sözleşme ile tesis olunur. Alacaklı tahsil dairesi, şahsi kefaleti ve kefil gösterilen kimseyi kabul edip etmemekte serbesttir (AATUHK, m. 11).
bb- İhtiyati Haciz
bba- Tanımı ve İhtiyati Haciz Sebepleri
İhtiyati haciz, alacağın zamanında ödenmesini sağlamak üzere, borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. Bağımsız Vergi Daireleri İşlem Yönergesi’ne göre ise, “ilerde tahakkuk edecek olan veya henüz vadesi gelmemiş bulunan ya da vadesi geçtiği halde ödeme emri tebliğ edilmemiş bulunan amme alacağının tahsil güvenliğini sağlamak üzere yapılan hacze, ihtiyati haciz denir” .
İhtiyati haciz, aşağıdaki sebeplerden herhangi birinin varlığı halinde, hiçbir süreyle kayıtlı olmaksızın, alacaklı kamu idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haciz usulüne dair hükümlere göre derhal uygulanır (AATUHK, m. 13):
1- Teminat istenmesini gerektiren haller varsa,
2- Borçlunun beli bir ikametgâhı yoksa,
3- Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa,
4- Borçludan teminat göstermesi istendiği halde, belli bir süre geçtiği halde teminat veya kefil göstermemiş ya da şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse,
5- Mal bildirimine çağrılan borçlu belli bir süre içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa,
6- Hüküm verilmiş olsun olmasın, para cezasını gerektiren bir fiil dolayısıyla kamu davası açılmış ise,
7- İptali istenen işlem ve tasarrufun konusunu oluşturan mallar hakkında; bu mallar elden çıkarılmışsa, elden çıkaranın diğer malları hakkında uygulanmak üzere, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un, ivazsız tasarruflar ve hükümsüz sayılan diğer tasarruflarla kamu alacağının tahsiline imkân bırakmamak maksadıyla yapılan tasarruflara ilişkin hükümleri (AATUHK, m. 27, 29, 30) kapsamına giren haller varsa.
bbb- İhtiyati Hacze İtiraz (Dava Açma)
Haklarında ihtiyati haciz uygulananlar haczin uygulanması, gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde, vergi mahkemesinde dava açabilirler (AATUHK, m. 15; BİMİMVMK, m. 6/b). İhtiyati haciz uygulamasına karşı açılacak davalarda, usul bakımından, ihtiyati haciz uygulamasının usule aykırı olduğu; esas bakımından ise, sadece, ihtiyati haciz sebeplerinin bulunmadığı ileri sürülebilir. Bunların dışındaki iddialar mahkemece dikkate alınmaz.
bbc- İhtiyati Haczin Kaldırılması
Borçlu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 10’uncu maddesinin beşinci bendinde belirtilen, ilgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idaresince haciz varakasına dayanılarak haczedilen menkul mallar dışında, mezkûr madde uyarınca teminat gösterdiği takdirde, ihtiyati haciz, haczi koyan merci tarafından kaldırılır (AATUHK, m. 16).
bc- İhtiyati Tahakkuk
bca- Tanımı ve İhtiyati Tahakkuk Sebepleri
İhtiyati tahakkuk, kamu alacağının güvenliğinin sağlanması amacıyla, mükelleflerin henüz tahakkuk etmemiş vergilerinin olağan süreç izlenmeksizin tahakkuk ettirilmesini ifade etmektedir.
İhtiyati tahakkuk, kanunda belirtilen sebeplerden birinin varlığı halinde, vergi dairesi müdürünün yazılı isteği üzerine, defterdarın, mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerinden Maliye Bakanlığı’nca tespit ve ilân edilecek olanlarla bunların zam ve cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi için verdiği yazılı emir uyarınca uygulanır (AATUHK, m. 17/1). Vergi dairesi müdürü bu emrin gereğini derhal yerine getirir (AATUHK, m. 17/2).
İhtiyati tahakkuk sebepleri şunlardır (AATUHK, m 17/2):
1- Teminat istenmesini gerektiren hallerin varlığı,
2- Mükellefin (borçlunun) belli bir ikametgâhının bulunmaması,
3- Mükellefin (borçlunun) kaçmış olması veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yolara sapması ihtimallerinin bulunması,
4- Mal bildirimine çağrılan mükellefin (borçlunun) belli bir süre içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuş olması,
5- Mükellef hakkında, kamu alacağının tahsiline engel olması nedeniyle, AATUHK’un 110’uncu maddesi uyarınca, takibata girişilmişse,
6- Teşebbüsün muvazaalı olduğu ve gerçekte başkasına ait bulunduğu hakkında deliller elde edilmişse.
Görüldüğü gibi, ihtiyati tahakkuk sebeplerinden ilk dördü, aynı zamanda, ihtiyati haczin de sebeplerindendir.
bcb- İhtiyati Tahakkukun Sonuçları
Haklarında ihtiyati tahakkuk işlemi uygulanan mükelleflerin, vergi, resim ve cezalarından matrahı belli olanlar, hesap edilen miktar üzerinden derhal tahakkuk ettirilir (AATUHK, m. 18/1). Geçmiş yıllara ve cari yılın geçen aylarına ait matrahı henüz belli olmayan vergi, resim ve cezaları geçici olarak ve harici karinelere göre takdir yolu ile tespit ettirilen matrahlar üzerinden hesaplanır. Böylece hesaplanan vergi, resim ve bunların zam ve cezaları derhal tahakkuk ettirilir (AATUHK, m. 18/2). Bu esasa göre tahakkuk eden vergi ve resimler ve bunların zam ve cezaları, kanunlarına göre ödeme zamanları gelmeden tahsil olunmaz. Ancak, bunlar için derhal ihtiyati haciz uygulanır. Teşebbüsün muvazaalı olduğu ve gerçekte başkasına ait bulunduğu hakkında deliller elde edilmesi halinde, ihtiyati haciz, muvazaalı teşebbüsten vergi ve resim bakımından faydalananların malları hakkında uygulanır (AATUHK, m. 18/3). İhtiyati tahakkuk uygulaması ile ilgili geçici takdirler, talep tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde, takdir komisyonları tarafından yapılır (AATUHK, m. 18/4).
bcc- İhtiyati Tahakkuka İtiraz (Dava Açma)
Haklarında ihtiyati tahakkuk üzerine ihtiyati haciz uygulananlar, ihtiyati tahakkuk sebeplerine ve miktarına karşı 7 gün içinde, vergi mahkemesinde dava açabilirler. Açılacak davanın sadece ihtiyati hacze karşı değil, ihtiyati tahakkuka da karşı olduğunu, dava dilekçesinde belirtmek gerekir. Aksi takdirde, mahkeme ihtiyati tahakkuku dikate almayabilir ve ihtiyati tahakkuk kesinleşebilir.Nitekim, Danıştay’ın bu yönde bir kararı bulunmaktadır .
bcd- İhtiyati Tahakkukun Düzeltilmesi
Alacağın özel kanuna (vergi kanununa) göre tahakkukundan sonra, ihtiyati tahakkukla özel kanuna dayanan tahakkuk arasındaki fark, özel kanuna dayanan tahakkuka göre düzeltilir (AATUHK, m. 19/1).
Düzeltmenin yapılabilmesi için;
1- Beyannameye dayanan tarhiyatta, verilen beyannamenin incelenerek kabul edilmiş olması,
2- Dava konusu yapılmış tarhiyatta, kesinleşmenin vukuu,
3- Danıştay’a başvurulan hallerde, Danıştay’ın nihai kararı vermiş olması,
gerekmektedir.
bd- Diğer Korunma Hükümleri
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da, yukarıdakilere ek olarak çeşitli koruma hükümlerine yer verilerek, kamu alacağının güvenliğinin farklı koşullar altında tam olarak sağlanması amaçlanmıştır.
bda- Kamu Alacaklarında Rüçhan Hakkı
Üçümcü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce, o mal üzeride kamu alacağı için de haciz konulursa, bu alacak da hacze iştirak eder ve satış bedeli aralarında garameten (alacakları oranında) paylaştırılır (AATUHK, m. 21/1).
Rehinli alacakların hakları saklıdır. Ancak, gümrük vergisi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkule bağlı kamu alacakları, o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan önce gelir (AATUHK, m. 21/2).
bdb- Kamu Alacağının Kesilip Ödenmesi Zorunluluğu
Kamu alacağını borçlusundan keserek tahsil dairesine ödemek zorunda olan gerçek ve tüzel kişiler, bu görevlerini kanuni süreler içinde yerine getirmedikleri takdirde, ödenmeyen alacak bu gerçek ve tüzel kişilerden tahsil edilir (AATUHK, m.22).
bdc- Tahsil Edilen Kamu Alacaklarından Yapılacak Reddiyat Sebebiyle Mahsuplar
Tahsil edilip de kanuni sebeplerle reddi (iadesi) gereken kamu alacakları, hak sahiplerinin reddiyatı (iadeyi) yapacak kamu dairesine olan muaccel borçlarına mahsup edilerek reddolunur (iade edilir) (AATUHK, m. 23/1).
bdd- Hükümsüz Tasarruflar
Kamu alacağının güvenliğinin sağlanması için, borçlunun yaptığı bazı tasarruflar geçersiz sayılmıştır. Bunlar, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da,
1- İvazsız tasarruflar (AATUHK, m. 27),
2- Kamu alacağının tahsiline imkân bırakmamak amacıyla yapılan tasarruflar (AATUHK, m. 30),
3- Hükümsüz sayılan düğer tasarruflar (AATUHK, m. 29),
olarak belirtilmişlerdir.
1- İvazsız tasarruflar
Kamu alacağını ödememiş borçlulardan, süresinde veya hapsen tazyikine rağmen mal beyanında bulunmayanlarla, malı bulunmadığını bildiren ya da beyan ettiği malların borcuna yetersizliği anlaşılanların, ödeme süresinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme süresinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar hükümsüzdür (AATUHK, m. 27).
Kanunun 28’inci maddesinde, aşağıdaki tasarrufların bağışlama hükmünde olduğu belirtilmiştir:
i- Üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan hısımlarıyla, eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri hısımlar (kayın hısımları) arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
ii- Kendi verdiği malın, sözleşmenin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak çok düşük bir fiyat kabul etiği sözleşmeler,
iii- Borçlunun kendisine ya da üçüncü kişiler menfaatine, kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler.
2- Kamu alacağının tahsiline imkân bırakmamak amacıyla yapılan tasarruflar
Borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde, kamu alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkân bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan tek taraflı işlemlerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimselerle yapılan bütün işlemler tarihleri ne olursa olsun hükümsüzdür (AATUHK, m.30).
3- Hükümsüz sayılan diğer tasarruflar
Kamu alacağını ödemeyen borçlulardan süresinde veya hapsen tazyikine rağmen mal beyanında bulunmayanlarla, malı bulunmadığını bildiren ya da beyan ettiği malların borcuna yetersizliği anlaşılanların, ödeme süresinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme süresinin başlamasından sonra yaptıkları tasarruflardan aşağıda belirtilenler hükümsüzdür:
i- Borçlunun teminat göstermeyi önceden taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere, borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler,
ii- Borca karşılık para veya mutad ödeme araçlarından başka bir suretle yapılan ödemeler,
iii- Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler.
Hükümsüz tasarruf ve işlemlerden yararlananlar, elde ettiklerini vermeye, bunları elden çıkarmışlarsa, takdir edilecek bedelini vermeye mecburdurlar. Bu kişiler, alacaklı kamu idaresinden, verdiklerinden dolayı bir talepte bulunamazlar.
bde- İptal Davası Açılması
Kamu borçlusunun hükümsüz tasarruf ve işlemlerinin iptali için genel mahkemelerde dava açılır ve bu davalara diğer işlerden önce, genel hükümlere göre bakılır (AATUHK, m. 24).
İptal talebinin muhatabı, borçlu ile hukuki işlem yapan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle, bunların mirasçıları ve suiniyet sahibi diğer üçüncü kişilerdir (AATUHK, m. 25).
Dava zamanaşımı süresi, hükümsüz tasarrufların vukuu tarihinden itibaren beş yıldır (AATUHK, m. 26).
bdf- Tasfiye Halinde Görevliler ve Sorumluluk
Tüzel kişilerin tasfiyesinde, bunların borçlu bulundukları kamu alacaklarını ödenmesi ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ödevleri tasfiye memurlarına, tüzel kişiliği olmayan ortaklıklarla yabancı kurumların Türkiye’deki şube, ajans ve temsilciliklerinin tasfiyesinde, bunların ödevleri tasfiyeyi yürütenlere geçer (AATUHK, m. 32).
Tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler, tasfiyenin başladığını üç gün içinde ilgili tahsil dairelerine bildirmek zorundadırlar (AATUHK, m. 33/1). Tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler, kamu idarelerinin her türlü alacaklarını ödemeden veya ödemek üzere ayırmadan önce, tasfiye sonucunda elde edileni dağıtamazlar veya bunlar üzerinde herhangi bir şekilde tasarrufta bulunamazlar. Aksi halde, tahakkuk etmiş ve edecek kamu alacaklarından şahsen ve müteselsilen sorumlu olurlar (AATUHK, m. 33/2).
bdg- Ortaklığın Feshinin İstenmesi
Borçluya ait mal bulunmadığı veya kamu alacağını karşılamaya yetmediği ya da borçlu veya ortaklık tarafından teminat gösterilmediği takdirde, borçlunun sermayesi paylara bölünmüş olmayan ortaklıklardaki hisselerinden kamu alacağının tahsili için, genel hükümler çerçevesinde ortaklığın feshi istenebilir (AATUHK, m. 34).
bdh- Limited Şirketlerin Kamu Borçları
Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkânı bulunmayan kamu alacağından sermaye payları oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar (AATUHK, m. 35).
bdi- Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu
Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların ve tüzel kişiliği olmayan kuruluşların mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan kuruluşu idare edenlerin kişisel mal varlıklarından tahsil edilir (AATUHK, mükerrer m. 35).
bdj- Birleşme, Devir, Bölünme ve Şekil Değiştirme Hallerinde Sorumluluk
Bu hallerde, kamu alacağının güvenliğinin sağlanabilmesi için;
1- İki veya daha fazla tüzel kişinin birleşmesi halinde yeni kurulan tüzel kişi,
2- Devir halinde devralan tüzel kişi,
3- Bölünme halinde bölünen tüzel kişinin (sermaye şirketinin) varlıklarını devralan tüzel kişiler (sermaye şirketleri),
4- Şekil değiştirme halinde yeni tüzel kişi,
birleşen, devralınan, bölünen veya eski şekildeki tüzel kişi ve kişilerin yerine geçer (AATUHK, m. 36).
B- TECİL, TEHİR VE GECİKME ZAMMI
1- TECİL
Kamu borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin uygulanması ya da haczolunmuş malların paraya çevrilmesi kamu borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla, alacaklı kamu idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca; vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait yargılama gideri, vergi cezası, para cezası ve gecikme zammı alacakları iki yılı, bu alacaklar dışında kalan kamu alacakları ise beş yılı geçmemek üzere ve faiz alınarak tecil olunabilir (AATUHK, m. 48/1).
Borcunun tecilini talep eden, ancak, talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçlular, söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde, bu kamu alacağı ödendiği tarihe kadar faiz alınarak tecil olunur (AATUHK, m. 48/2).
2- İCRANIN YARGI MERCİLERİNCE TEHİRİ (YÜRÜTMENİN DURDURULMASI)
İdarece tecil edilmiş bir kamu alacağı hakkında, yargı mercilerince icranın tehiri (yürütmenin durdurulması) kararı verilmişse; yargı mercilerinin tehir süresi, tecil süresinden az olduğu takdirde; tecil olunan alacak, icranın tehiri süresinin sonundan tecil süresi sonuna kadar olan süre içinde ve yargı mercilerinin tehiri dolayısıyla zamanında ödenmemiş borç miktarıyla birlikte yeniden takside bağlanatrak alınır. Yargı mercilerinin tehir süresi tecil süresinden çok ise, daha önce yapılan tecil hükümsüzdür. Takibatın yargı mercilerince tehiri iki yıllık tecil süresini aştığı takdirde, tecil süresi uzatılamaz (AATUHK, m. 49).
3- GECİKME ZAMMI
Kamu alacağının ödeme süresi içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 7 gecikme zammı uygulanır. Ay kesirleri tam ay olarak hesap edilir (AATUHK, m. 51/1).
Gecikme zammı 500.000 liradan az olamaz (AATUHK, m. 51/2).
Vergi Usul Kanunu’na göre uygulanan vergi ziyaı cezası hariç olmak üzere, ceza mahiyetinde olan kamu alacaklarına gecikme zammı uygulanmaz (AATUHK, m. 51/3).
C- KAMU ALACAĞININ CEBREN TAHSİLİ
1- CEBREN TAHSİL VE ŞEKİLLERİ
Ödeme süresi içinde ödenmeyen kamu alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Cebren tahsil aşağıdaki usullerden herhangi birinin uygulanması suretiyle yapılır (AATUHK, m. 54):
1- Kamu borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi ya da kefilin takibi,
2- Kamu borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi,
3- Gerekli şartlar bulunduğu takdirde, borçlunun iflâsının istenmesi.
2- ÖDEME EMRİ
a- Tanımı ve Niteliği
Kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereği bir “ödeme emri” ile tebliğ olunur (AATUHK, m. 55/1).
Ödeme emrinde borcun asıl ve fer’ilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, süresinde ödenmediği veya mal bildiriminde bulunulmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunulduğu takdirde, hapis ile cezalandırılacağı kayıtlı bulunur (AATUHK, m. 55/2).
Borcunu vadesinde ödemeyenlere ait malları elinde bulunduran üçüncü kişilerden bu maları 7 gün içinde bildirmeleri istenir (AATUHK, m. 55/4).
b- Ödeme Emrine İtiraz (Dava Açma)
Kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişi, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesinde dava açabilir (AATUHK, m. 58/1).
Vergi mahkemesi bu davaları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir (AATUHK, m. 58/4). Borçlu, davanın reddi halinde, red kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadır (AATUHK, m. 58/7).
3- MAL BİLDİRİMİ
a- Tanımı ve Niteliği
Mal bildirimi, borçlunun gerek kendisinde, gerekse üçüncü kişiler elinde bulunan mal, alacak ve haklarından borcuna yetecek miktarın nev’ini, mahiyetini, vasfını, değerini ve her türlü gelirlerini veya haczedilebilir mal veya geliri bulunmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını ve buna göre borcunu nasıl ödeyebileceğini yazılı veya sözlü olarak tahsil dairesine bildirmesidir (AATUHK, m. 59/1). Sözlü bildirim halinde, durum tutanakla tespit edilir (AATUHK, m. 59/3).
Mal bildiriminde, malı olmadığını gösteren ya da borca yetecek kadar mal göstermemiş olan borçlu, sonradan edindiği malları ve gelirindeki artmaları, edinme ve artma tarihinden başlayarak 15 gün içinde tahsil dairesine bildirmek zorundadır (AATUHK, m. 61).
b- Mal Bildiriminde Bulunmayanlar, Gerçeğe Aykırı Bildirimde Bulunanlar ve Mal Edinme ve Artmalarını Bildirmeyenler Hakkında Uygulanacak İşlemler
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 7 gün içinde borcunu ödemediği ve mal bildiriminde de bulunmadığı takdirde, mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olunur. Hapisle tazyik kararı , ödeme emrinin tebliğinden ve 7 günlük sürenin bitmesinden sonra, tahsil dairesinin yazılı talebi üzerine icra tetkik mercii hakimi tarafından verilir. Bu kararlar Cumhuriyet Savcılığınca derhal infaz olunur (AATUHK, m. 60).
Kanunda, mal bildirimi ile ilgili olarak, hapsen tazyik uygulaması dışında çeşitli cezalara da yer verilmiştir. Başlıcaları aşağıda belirtilen halerde, ceza mahkemelerince hürriyeti bağlayıcı cezalara hükmolunmaktadır:
Gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunanlarla yaşayış tarzları mal bildirimine uymayanlar, sulh ceza mahkemelerince bir aydan bir yıla kadar hapis ile cezalandırılırlar (AATUHK, m. 111).
Mal bildiriminde bulunduktan sonra meydana gelen mal edinme ve artmalarını zamanında bildirmeyerek kamu alacağının tahsiline engelleyen veya zorlaştıranlar, sulh ceza mahkemelerince bir aydan bir yıla kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılırlar (AATUHK, m. 112).
Elerinde bulundurdukları kamu borçlusuna ait malları, yapılan talebe rağmen bildirmeyenler, sulh ceza mahkemelerince 15 günden 6 aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar (AATUHK, m. 113).
Kendilerine ödeme emri tebliğ olunan ve malı olmadığı şeklinde bildirimde bulunan kamu borçluları bu bildirim ile birlikte veya bildirim tarihinden itibaren 15 gün içinde;
1- En son kanuni ikametgâh ve iş adreslerini,
2- Varsa devamlı mükellefiyetleri bulunan diğer tahsil dairelerini ve kamu idarelerini ve bunlardaki hesap ve kayıt numaralarını bildirmek, nüfus kayıt suretini vermek mecburiyetindedirler.
Bu ödevleri geçerli bir özre dayanmadan zamanında yerine getirmeyenler sulh ceza mahkemelerince bir aya kadar hafif hapis veya 100 liraya kadar hafif para cezası ile cezalandırılırlar (AATUHK, m.114).