eden ve fon sağlayan kuruluşlardır. Fon talep eden kuruluşlar, çalışma konuları,
büyüklükleri ve türel yapıları çok değişik olan işletmelerdir. Fon sağlayan kuruluşlarise para ve sermaye piyasalarıdır. Genel ekonomik yapı içerisinde son derece önemli
fonksiyonları olan bu iki kesim, kredi talebinin yapılması ve bu talebin
değerlendirilerek sonuçlandırılması sırasında çok değişik amaçları göz önünde
bulundurmaktadırlar. Kredi talep edenler fon yetersizliğini ortadan kaldırarak işletme
faaliyetlerinde devamlılığı sağlamayı, kredi verenler ise öncelikle bu kredinin
vadesinde ve belli bir faiz ile geri dönmesini istemektedirler. Bu duruma göre kredi
işlemnin temelde belli bir güvene ve teminata dayandırılması gerekmektedir. Bir
işletme için güven temin eden unusurlar; kredi talebinde bulunan iletme yönetici ve
sahiplerinin iyi niyetleri, yönetim düzeyindeki performansları gibi soyut, işeltmenin
kaynak ve kullanım yapısındaki iş araçalrı gibi somut değerlerden oluşur.
Kredi işleminin, özellikle kredi sağlayan kuruluşlar bakımından büyük bir risk taşıdığı
söylenebilir. Bunun için konu ile ilgili riski sınırlandırıcı bir yaklaşım içerisinde olmak
gerekir. Bunun temini ise büyük ölçüde kredi talep eden işletmelerden gerekli
teminatların alınması ile ilgilidir.
Kredi ihtiyacını ortaya çıkan nedneleri standart olarak tarif edemeyiz. Ancak, konunun
işletme bazında özsermaye ve dolayısıyla net işletme sermayesi yetersizliği biçiminde
ortaya çıktığı söylenebilir. İşletmenin kredi ihtiyacı ekonomik konjoktür hareketleri ile
de yakından ilgilidir. Ekonomik konjoktürün gerileme dönemlerinde;
– Kârlılık azalmakta,
– Stok devir hızı oranı düşmekte,
– Alacakların tahsil süresi uzamakta ve
– Likitide yetersizliği
ortaya çıkmaktadır. İşte bu durumda işletmelerin kredi ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır.
İşletmenin para ve sermaye piyasalarından sağladıkları fonları;
– Kısa vadeli krediler,
– Orta vadeli krediler,
– Uzun vadeli krediler
biçiminde üçlü bir gruplamaya tabi tutulabilir. Özellikle kısa vadeli krediler
işletmelerin en çok talep ettikleri ve kredi kuruluşlarınında en çok vermek istedikleri
türdeki kredilerdendir. Bu nedenle özellikle kısa vadeli kreidler üzerinde duracağız.
Kısa vadeli kredi taleplerinin değerlendirilmesi ve konuya ilişkin olarak gerekli
kararların alınmasında kalitatif faktörlerden çok, kantitatif faktörlerden hareket etme
zorunluluğu vardır. Bilindiği gibi kısa vadeli kredi analizi ile ilgili kararların
alınmasında temel odak likiditedir. Bir başka deyişle kısa vadeli kredi analizi likitide
tercihini esas almaktadır. Bu tercihin değerlendirilmesinde ve karar fonksiyonunun
aktarılmasındaki en etkili analiz tekniği ise oran analizidir. Oranlar bir işletmenin,
çeşitli mali tablolarında yer alan varlık ve kaynak yapısı ile ilgili çokluklar arasındaki
karakteristik ilişkiyi gösteren oranlardır. Bu nedenle mali tablolar analizi ile ilgili
çalışmalar sırasında kullanılan oranlar, işletmenin yönetimi bakımından her biri bir
anlam taşıyan, değerler arasındaki oransal bağlantıları gösterir. Bu yaklaşım içerisinde
ele alındığında, oranların, işletme çalışmalarının açık ve hızlı bir biçimde analizine
imkan sağlayan anahtarlar olduğu söylenebilir.
Oranlar aracılığıyla yapılan analiz çalışmalarında, genellikle işletme yönetimini çeşitli
alanlarda yönlendirebilecek nitelikte karşılaştırmalar yapılmaktadır. Bu karşılaştırma
işlemleri birbirini izleyen ve tamamlayan üç aşamada gerçekletirilir;
Bunların ilkinde, aynı işletmeye ilişkin, geçmişe dönük ve geleceğe yönelik oranlar
karşılaştırılır. Bu işlemin amacı işletmenin zaman içerisindeki finansal durumu,
likitidesi, kârlılığın ve performans konusunda ihtiyaç duyulan bilgilerin üretilmesidir.
İkinci aşamadaki karşılaştırma işlemi, banzer işletmelerin veya işletmenin
çalışmalarını sürdürdüğü sektörün tipik oranları veya standart oranları ile yapılır.
Ancak, bu işlemin yapılabilmesi için, sektörel standart oranların belirlenmiş olması
gerekir.
Son aşamada ise, analize konu edilen işletmenin oranları, genel kabul görmüş
değerlerle karşılaştırılarak yorumlama işlemine bağlı tutulur. Ancak bu yorumlar,
analiz çalışması ile ilgili ilk yaklaşımlar olarak benimsenmelidir. Çünkü işletmeler
arasındaki çeşitli alanlardaki farklılıklar, oran sonuçlarının katı bir anlayış içerisinde
yorumlanmasını engellemektedir.