Çünkü müşterilerimiz ve bir müşteri olarak ta bizler artık nelerden memnun olmadığımızı net olarak bilmiyoruz her karşılaştığımızı “şikayet” olarak yansıtıyoruz…
Aldığımız ürünlerden sürekli şikayet eder duruma geldik. Eskiden üretilen ürünlerde bir kalite nosyonu vardı. Ama artık en büyük markaların bile ürünlerini kullanırken bu kalitesizmiş diyebileceğimiz bir konumdayız ülke olarak. Kullandığımız hammaddeler mi değişti? Algılar mı değişti? Ya da acaba üretim tarzımız mı?
Yaptığımız alışverişlerimizde son zamanlarda ürünlerimizi kullansak bile iade eder konuma geldik. Eski davranışlarımız, edindiğimiz yeni kültür ve tedarikçilerin bize her şikayeti alıp müşteri veli nimettir diye yön vermeleri gerekli gereksiz her şeyi iade etmemize sebebiyet veriyor.
Oysaki empati yaparak bir de karşı pencereden bakmamız şart. Şirketlerin bir ürün üretebilmek adına yapmış oldukları bırakın parayı en başta emekleri göz ardı etmememiz gerektiğine inanıyorum. Yapılan yatırımlar o kadar büyük ki bir ürün üretebilmek için birçok insanı bir arada özveri ile tutup çalıştırabilmeniz gerekiyor. Yani sadece ben makineleri kurayım gerisi nasılsa işler diyemiyorsunuz burada bulunan insan faktörünü de çok iyi yönetmeniz gerekiyor. Üreticilere de hak vermek gerekli, hem işçiliğin hem hammaddenin çok pahalı olduğu günümüzde bir yerlerden kısılacak ise bu genelde hammadde tarafından oluyor. Sonuçta doğal olarak müşteriden şikayet olarak yansıyor. Tabi kimimiz umursayıp bunun peşinde koşuyoruz ya da boş verip ilgilenmeyip gücümüz var ise yenisini alıyoruz.
Sonuç; şikayetini söyleyenler ve söylemeyenler. Peki haklı haksız her şikayeti söylersek karşı taraf ilgileniyor mu? Hayır. Çünkü şikayetler inanılmaz derecede abartıldığından gerçek problemin niteliği de çarpıtılıyor. Satan sattığı, alanda aldığı ile kalıyor tabiî ki teknik problemlerin haricinde..
Banu Sönmez
Endüstri Mühendisi
Baş Denetçi