Mustafa Tan
Referans Gazetesi Yazarı
İşletmeler, teklif ve satın alma sürecindeki maliyetler, satın almanın mali yükü, bakım ve onarım maliyeti, vergi indirimi gibi unsurlar nedeniyle araç temininde kiralama seçeneğini tercih ediyorlar. Son dönemde özel sektörle birlikte kamuda da araçlar satın alınmak yerine kiralanmaya başlandı.
Satın almak mı kiralamak mı sorusunun cevabı her şirket için farklı olabilir. Ancak araç kiralamanın kiralama şirketlerinden ya da çalışandan yapılması vergisel açıdan farklı düzenlemelere tabi.
Şirketten Kiralanırsa
Özellikle seyahatlerde kullanılan veya yöneticilere tahsis edilen araçlarda kiralama tercih edilebiliyor. Çünkü bu tür araçlar binek oto sınıfında olduğundan alımda ödenen KDV indirim konusu yapılamıyor.(KDVK Md. 30/b) Ayrıca ödenen motorlu taşıtlar vergileri de gider kabul edilmiyor. (MTVK. Md. 14)
Vergi kanunlarındaki bu hükümler araç kiralama şirketleri için geçerli değil.
Kiralama şirketlerinin belli dönemlerde düzenleyecek olduğu hizmet faturalarındaki Katma Değer Vergisi indirim konusu yapılabiliyor. Bunun yanında fatura bedeli gider olarak dikkate alınmaktadır. Kiralama şirketinin kazancı ticari kazanç olduğundan dolayı da herhangi bir vergi kesintisi sorumluluğu bulunmamaktadır.
Personelden Kiralanırsa
Personele ait şahsi aracın şirket faaliyetlerinde kullanılması halinde, bu araca ait giderlerin nasıl değerlendirilmesi gerektiği mükelleflerin merak ettiği konular arasında.
Personele ait aracın sözleşmeyle şirket tarafından kiralanması mümkündür. Araç işte kullanılması kaydıyla yapılacak kira ve akaryakıt giderleri kazançtan düşülebilecektir.
İşletme ile çalışanı arasında yapılacak kira sözleşmesiyle bu işlemler belgelendirilecektir. Kira şartlarına göre yapılacak ödemelerin masraf kaydı yapılabilecektir.
Personele ait aracın kiralanması karşılığında yapılacak kira ödemeleri, Gelir Vergisi Kanunu uyarınca yüzde 22 oranında Gelir Vergisi tevkifatına tabidir. Çünkü motorlu aracın kiralanması karşılığı sağlanan gelir, elde eden açısından gayrimenkul sermaye iradı niteliğindedir.
Ayrıca bir yıl boyunca elde edilen kira gelirinin 2006 yılı için brüt 18 bin YTL’yi aşması durumunda personel tarafından yıllık Gelir Vergisi beyannamesi verileceği de unutulmamalıdır.
Kendi Aracı İle Seyahat
İşletme ile çalışan arasında herhangi bir kira sözleşmesi bulunmuyorken çalışan kendi aracı ile iş seyahati yaparsa farklı uygulama olacaktır. Harcırah Kanunu’na ekli cetvelde, “özel otomobilleriyle seyahat edenlere, müstahak oldukları taşıt ücretiyle bu taşıta göre geçecek günler için verilmesi gereken gündelikten fazla ödeme yapılmaz” denmektedir. Aynı kanunun 6’ncı maddesinde, harcırahın, bu kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, gidip gelmeye en uygun ve kullanılması mutat olan yol ve taşıt araçları üzerinden verileceği belirlenmiştir.
Bu durumda, ticari seyahatlerini özel otosuyla yapan personele Harcırah Kanunu’nun 6’ncı maddesi hükmüne göre seyahat edilen yerler arasında faaliyet gösteren belli tarifeli araca ya da mutat ulaşım aracına ödenecek ücrete uygun bir tutar ödenebilecektir.
Ancak bu tür seyahatlerde alınacak akaryakıt faturalarında sorun olabilecektir. Özel taşıtıyla da seyahat edilse çalışana ödenecek tutar gerçek yol gideridir. Bu tutar ise mutat ulaşım araçlarına göre tespit edilmektedir. Araca ait akaryakıt giderlerinin kabulü mümkün değildir. Şayet işletme tarafından benzin giderleri karşılanıyorsa bu takdirde gerçek yol giderini aşan kısmın ücret olarak vergiye tabi tutulması gerektiğini düşünüyorum.
Kiralama Olmazsa
Personel, işletmeye ait araçla seyahat etmiş ise kendisine yol gideri ödenmeyecektir. Personel otobüs, uçak, tren vs ile seyahat etmiş ise gerçek yol gideriyle günlük yevmiyelerinin hakediş bildirimi düzenlenerek ödenmesi gerekecektir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 24’üncü maddesi uyarınca hizmet erbabına (Harcırah Kanunu’na tabi olsun olmasın her türlü sözleşmeli personel dahil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamı Gelir Vergisi’ne tabi olmadığından herhangi bir kesinti yapılmayacaktır. (Damga Vergisi hariç)
Harcırah Kanunu gerçek yol giderinin ödenmesini kabul ettiğinden, herhangi bir nedenle indirimli seyahat yapıldığında, fiilen yapılan harcamanın ödenmesi gerekir.
İşletmelerin ticari faaliyetleri içerisinde seyahat harcamalarının büyüklüğü, araç temininde hangi yolun tercih edileceğini belirleyecek bir unsur olarak görünmektedir. Tercihlere göre vergi uygulamaları da değişebilmektedir.
Kaynak : Referans Gazetesi