Türkiye'de iş hayatı geliştikçe, bu hayatın içindeki oyuncuların da gelişme sürecine ayak uydurması gerekiyor. Özellikle iş hayatının önemli oyuncularından biri olarak kabul edilen küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) piyasada varlığını devam ettirebilmesi için bu konuda daha dikkatli olmaları gerekiyor. Çünkü bu işletmeler, özellikle sermaye yapıları gereği büyük işletmeler gibi ikinci bir şansı elde edemeyebiliyorlar.
Bu işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri ve gelişebilmeli için değişik modeller, sistemler öneriliyor, tavsiye ediliyor. Bu modellerden biri de "Öğrenen Örgütler Modeli", yani ÖÖM.
Bu model, işletmelerin yoğun rekabet ortamında yaşamlarını sürdürebilmeleri ve sürekli gelişmelerini sağlamak amacıyla geliştirilmiş olan güncel yönetim kavramlarından biri. Modele göre, örgütün yaşamını sürdürmesi ve sürekli gelişmeyi sağlaması, öğrenmeyi gerektiriyor.
KOBİ'nin ayakta kalabilmeyi başarması için rakiplerden daha hızlı ve etkin öğrenmeyi başarabilmesi, yani ÖÖM'yi gereği gibi uygulayabilmesi gerekiyor. Bu modelin uygulanabilmesi için ise bilgi sistematik olarak üretilmeli ve üretilen bu bilgi yine sistematik olarak kullanılabilmeli.
Zorluklara hazırlıyor
Bu konuyla ilgili bir çalışma da Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Safranbolu Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Yardımcı Doçent Abdullah Karakaya tarafından yapıldı.
Karakaya, Karabük ili içinde faaliyet gösteren 86 KOBİ'yle yaptığı bir çalışma sonucunda bu konuda bir rapor yayınladı.
Raporda, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ÖÖM konusuna ağırlık verildi ve bu işletmelerin bilgiyi üreterek paylaşmaları sonucunda yeni teknolojilere, ürünlere, pazarlara, kararlara, sorunlara ve davranışlara yansıtabilmeleri üzerinde duruldu.
Model, bu sayede KOBİ'lerin yaşamlarını sürdürebilmelerini, çevresel belirsizliklerden korunmalarını, değişen koşullara zamanında uyum sağlayabilmelerini, işletme ilgililerinin beklentilerini optimum dengede karşılayabilmelerini daha kolaylaştırmasına yardımcı oluyor.
Durum belirleyici nitelikte olan bu araştırmanın amacı, küçük ve orta ölçekli işletmelerde öğrenen örgütler modeli oluşturulmasında etkili olabilecek bazı unsurları belirlemek, değerlendirmek ve öneriler sunmak. Araştırma, kuramsal çerçeve ve uygulama olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Kuramsal çerçevede, çalışma kapsamında yer alan KOBİ'ler ve öğrenen örgütler ile ilgili literatürde yer alan bilgiler yer alıyor.
KOBİ'ler henüz hazır değil, ama.
Karakaya, yaptığı çalışma sonrasında Karabük'teki KOBİ'lerin bu sistem için henüz hazır olmadıkları sonucuna varmış. Çünkü bu modelin olmazsa olmazları, müşterilerle öğrenme, öneri sisteminin kurumsallaştırılması, ileri teknoloji üretimi, ileri teknoloji yatırımları, ileri teknolojiyi yeterince kullanabilme ve bilgiyi süreç yenilemeye yansıtma faktörleri. Bu faktörler ise henüz KOBİ'ler tarafından öncelikli ve uygulanabilir konular değil.
KOBİ'lerin geliştirilmesi çalışmalarında başarılı olabilmek, çoğunlukla bu alandaki yeni gelişmeleri izlemek ve bunlardan, örgütün yapısına ve durumsal değişkenlerine göre uygulama imkânı olanları gerçekleştirmeyi gerektiriyor.
KOBİ'lerin geliştirilmesinde ÖÖM'den beklenen faydanın alınabilmesi, öncelikle KOBİ'lerle ilgili yöneticilerin, sahiplerin ve çalışanların bu konuda bilgilenmelerine ve eğitilmelerine bağlı.
Bu ise bu konudaki eğitim faaliyetlerinin sürekliliğinin sağlanmasını gerekli kılıyor. Çünkü KOBİ'lerin geliştirilmesinde en önemli konulardan birisi de gelişime / değişime konu olan insanlardaki anlayış değişikliğinin sağlanması. KOBİ'lerin ÖÖM aracılığıyla geliştirilmesi konusunun öğrenilmesi, benimsenmesi, uygulanabilir görülmesi, uygulanması ve uygulama çabasının sürekliliği zaman alıcı olabilir.
Pratiğe de dökülmeli
Öğrenen Örgüt Modeli'nin uygulamaya konulmasının ardından zaman içinde sonuçlarının alınacağını söyleyen Yardımcı Doçent Abdullah Karakaya'nın çalışması ile ilgili verdiği bilgiler şöyle:
Ekonomist: Bu çalışmada anahtar kelimeler neler?
Abdullah Karakaya: KOBİ, öğrenen örgüt ve bilgi. Bu 3'ünün bir araya gelmesiyle sistem çalışır. Tabi bu arada bilginin paylaşılması gerektiğini de unutmamak lazım.
Bu model biliniyor mu?
Karakaya: Model yeni bir şey değil. Avrupa'da biliniyor. Türkiye'de de daha önce konu üzerine çalışmalar yapıldı. Fakat, biz işin teori yönüyle ilgileniyoruz. İşin pratiğe dökülmesinde ya sanayi odaları bazında yada sektör dernekleri bazında çalışmalar yapılabilir. Bilginin elde edilmesi zaten kolay. KOBİ'ler iş hayatındaki sorunları ve tecrübelerini aktaracak. Bu bilgi de paylaşılacak. Bunun için bir internet sitesi kurulup, bilgi bu sistem üzerinden rahatlıkla paylaşılabilir.
KOBİ'lerin geliştirilmesinde ÖÖM'nin istenen biçimde uygulanabilmesi için ne yapılmalı?
Karakaya: Sürekli ve sistemli öğrenme, takım çalışmasının kurumsallaştırılması, ortak öykülerin paylaşılması ve araştırma geliştirme çalışmaları yapmak lazım. Yine bilgiyi ürünlere, pazarlara, kararlara, davranışlara ve maliyet tasarrufuna etkili bir şekilde yansıtabilmeli. Burada KOBİ'lerin geliştirilmesi ile ilgili çalışmalarının, toplumsal değişikliklerde olduğu gibi kısa sürede gerçekleşemeyeceği, aksine uzun ve sabırlı bir süreç gerektireceği unutulmamalı.
ÖÖM'nin sağladığı katkılardan bahseder misiniz?
Karakaya: Modelin işletmeye katkılarını sayısal ve finansal olarak hesaplamak zor. Ancak, rekabet üstünlüğü sağlayabilecek stratejik bir konu olarak değerlendirmek mümkün. ÖÖM'nin KOBİ'ye istenen katkıyı sağlayabilmesi, öncelikle stratejik yönetim anlayışı ile bütünleşmesine bağlı. Stratejik yönetim alanı birçok belirsizliği taşıdığından, bu belirsizlikler çözümlenmeden başarı elde edebilmek mümkün olmaz. Öğrenen örgüt modelinin işletmeye beklenen katkıyı sağlaması bir çok unsura bağlı. Bunların başlıcaları; örgüt kültürü, örgütün iletişim yapısı, yönetim anlayışı, zihniyet değişimi, kaynak yapısı, maliyeti ve zaman olarak sıralanabilir.
Talip Yılmaz