Önce Amerika’da sonra Brezilya’da yapılan araştırmalar şunu ortaya koymuş; buna karşı bilinçleri algılamaya açık hale geliyormuş. Psikologların yaptığı değerlendirmeler bu iddiayı doğrulamış.
Sonra, durumdan vazife çıkaran reklâmcılar konveyör bantların mükemmel birer reklâm mecrası olabileceğini düşünmüşler. Yapılan psikometrik ölçümlerde de ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. Metro ve havaalanlarında gördüğünüz yürüyen yollarda yapılan deneylere göre reklâmların yolcular üstünde koşullandırıcı izler bıraktığı görülmüş. Araştırmaya konu alan reklâm mesajları merdiven tabanına değil; tırabzanlara konulmuş önce. Reklâmların algılama ve güdüleme gücü inceden inceye ölçülünce görülmüş ki bu hareketli bantlarda insanları etkileyen sihirli bir özellik var.
Sonra, metal merdivenler poroziteye dayanıklı sert poliüretan saydam plastiklerden üretilmiş; içine ışıklı filmler yerleştirilmiş hatta merkezi kumanda sistemi ile görüntülere hareket kazandırılmış. Böylece her bir merdivenin tabanı veya yükseltisi sanki bir televizyon ekranına dönüşmüş. Deneklerin “koşullanma katsayıları “ölçülmüş. Her defasında “fark edilme” adına ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. Yürüyen merdivenlerden yararlanan insanlar hareketli görüntülerden öylesine etkilenmişler ki; yapılan testlerde mesajları en ince ayrıntısına kadar hatırlamışlar.
İş bununla da kalmamış… Hareketli merdivenlerin bellek üzerine etkisini gören araştırmacılar bir test daha gerçekleştirmişler. Bu kez yürüyen merdivenler değil; market kasalarının önündeki hareketli bantlar hedef alınmış. Araştırmacılar bu yola sevk eden şu olmuş: İnsanlar kasa önünde sıraya giriyor ve ödeme yapmak için ürünleri hareketli bandın üzerine koyuyorsun bu siyah bantlar neden birer ışıltılı reklam zeminine dönüşmesine?
Gerçekten de yaklaşık 70 santimetre eninde ve 2 metre uzunluğundaki o kapkara konveyör zemin görselle donatılınca, sıkıntılarının aniden yok olduğu görülmüş sırada bekleyen müşterilerde. Ödeme yapan insanlar bir taraftan kasanın yazdığı ürünleri torbalara yerleştiriyor: diğer taraftan da bilinçsiz olarak bu hareketli mesajların etkisi altında kalıyormuş. Yapılan testlerde reklam ayrıntılarını hatırlama oranı yine epey yüksek çıkmış.
Akıllı Bantlar
Ve bu arada iş biraz daha ileriye taşınmış… Japonya’da bir konveyör üreticisi firma, bu kez bantları sensörler yardımıyla akıllı optik okuyucular haline dönüştürmüş.
Ambalaj barkodunu kasiyerin tek tek bulup okuması yerine; müşterinin bant üzerine koyduğu ürün bilgisi anında kasaya yansıyormuş. Üstelik bandın bir bölümü ışıklı reklam kareleri haline dönüşüyor ve müşteriye aldığı malın fiyatını da gösteriyormuş. Ambalajına üzerindeki herhangi bir renk yada yazı o ürünün tanınmasına yetmekteymiş. Yeter ki ambalajın bir yüzeyi bandın üzerine gelmiş olsun… Ambalajsız ürünler ise barkodu alta gelecek şekilde yerleştirildiği sistem otomatik fiş kaydı yapmaktaymış.
Sensörler Yardımıyla
Bu son örnek, pahalı donanımı nedeniyle piyasada pek tutmamış ama kasa önündeki bantlar yine de epey bir evrim geçirmiş. Asıl teknolojik gelişme ise yürüyen merdivenlerde olmuş; onları daha da sevimli hale getiren uygulamalar ciddi ses getirmiş. Örneğin, Brezilya’ nın Sao Paulo kentindeki “Hopi Mari Eğlence Parkı"na konan merdivenler özel sensör ve ledler yardımıyla insan ağırlığına; hatta cinsiyetine duyarlı hale getirilmiş.
Üzerine de duran kişinin ağırlığına ve merdivene yansıyan siluetine göre o kişinin cinsiyet Profiline uygun bir reklam anında merdiven basamağında belirmekteymiş. Tabi bundan en çok çocuklar kazançlı çıkmış…
Ayrıntıyı algılayan sensörler çocukları etkileyecek reklamları verince,ebeveynler ziyaret boyunca çocukların kaprislerini karşılamak adına sürekli ellerini ceplerine atmak zorunda kalmışlar! Kısacası her şey tüketim ekonomisine hizmet edecek şekilde geliştirilmiş.
Yeni Bir Trend
Merdiven korkuluklarının komple hareketli panolar haline getirilmesi ise son dönemin modası… Ben bu sürece bir ölçüde tanık oldum. İki yıl kadar önce Amerika’ da bir “mall ” da görme fırsatını buldum ilk örnekleri.
Manzara harikaydı! İnsanlar şaşırıyor ve görüntülere duyarlı hale gelip ne yapacaklarını bilemiyordu! Üstelik uygulama son derece estetikti de… Kapalı mekânlarda sıkıcı bir teferruat olarak görülen yürüyen merdivenler hareketli birer reklam platformuna dönüşmüştü.
Şimdi düşünüyorum da… Tüm dünyada gelişmiş örnekleri olan bu sistemler neden bizde de olmasın? İstanbul’da giderek yaygınlaşan alışveriş merkezlerine bu estetik görünüşlü merdivenleri koysak ne güzel olur! Bence farklılık adına tüm metropol kentler için bir ihtiyaç neredeyse bu uygulama!
İşin teknolojisine gelince; öyle atla deve bir yatırım değil. Makul ölçülerde yapılacak tevsi projeleri girişimciyi yüreklendirmeye kafi gelir. En basit teknolojiyi kullanmak başlangıç için yeter de artar bile. Bu amaçla yenilikçi girişimcilere özellikle sesleniyorum: Önce kafanızda bu fikri geliştirin.
Kaynak: Para Dergisi / Nur Demirok