Sosyal ve ekonomik hayatta son yıllarda yaşanan hızlı değişim, müşteri beklenti ve ihtiyaçlarını da etkiliyor. Birçok şirket, değişen müşteri ihtiyaçlarına ve teknolojik yeniliklere cevap verebilmek için endüstriyel alanda farklı arayışlara yöneliyor. Bu arayışın yanıtı ise basit: ‘Yeni ürün geliştirmek’.
Günümüzde sanayi ve ticaret dünyasının içinde bulunduğu durumu tanımlayan en güzel kelime, rekabet. 1960'lı yıllarda 2’inci Dünya Savaşının yaralarını sarmak için hızlı bir gelişme kaydeden sanayileşmiş ülkeler, bu çalışmalarıyla yoğun bir rekabet ortamının oluşmasına yol açtılar ve bu durum, 2000'li yıllarda ayak uydurulması zor bir rekabet şartları dizisini beraberinde getirdi.
Teknolojinin yaygınlaştığı 1960'lı yıllarda, şirketlerin, kitle üretiminin avantajlarıyla geniş pazarlara açılıp, rakiplerini geride bırakmalarında rekabet gücünün temel öğesi, üretim üstünlüğüydü.
1980’li yıllarda ise, rekabet üstünlüğünde kalite kendini yoğun bir şekilde göstermeye başladı. Bu durum, alım gücü yüksek olmasına karşın, ucuz ve bol ürünlere doymuş kitlelerin; ürünlerde kaliteyi ısrarla istedikleri sürecin başlangıcıydı.
1990'lı yıllarla birlikte, rekabet kavramı, mevcut boyutlarına ilave olarak ‘hız’ niteliğini de kazandı. Kullanıcılar, çeşitli ve farklı fonksiyonları içeren, kullanımda ve estetikte beğeni toplayabilen, pazara hızlı sunulan ürünleri istiyor ve yeni ürünü geliştirme ilkesini ön plana çıkarıyordu.
Yeni bir ürünün geliştirme, pazardaki mevcut ürüne kıyasla, müşteri ihtiyaçlarına daha uygun olan bir ürünün sunulmasını amaçlayan bir anlayıştır. Pazarın ve mevcut ürünle ilgili müşteri düşüncelerinin üreticiye aktarılmasıyla başlar. Bu bilgiler, müşterilerin ürünün kullanımında tespit ettikleri, problem yaratan, negatif kalite şikayetleri ya da kullanımda avantaj sağlayacak pozitif kalite önerilerini içerir.
Tüm bu unsurlardan hareketle, bir işletmenin yeni ürün üretimine yol açan nedenler şöyle sıralanabilir:
Kaynak Kullanımı: Kaynakların daha iyi kullanılmak istenmesi en önemli neden. Hatta bu yolla maliyetten düşüş sağlanması bile olasıdır. Bir işletmenin ilk ve temel amacı; gerek personeli, gerek sermayesi, gerekse dağıtım kanalları ve üretim araçlarıyla birlikte topyekun, tam kapasite çalışmaktır. Bu sayede malların marjinal maliyetleri düşürülüp yeni yatırımlara kaynak aktarılması ve karın arttırılması sağlanabilir. Basit giderler düşürülerek üretilen ürün miktarları artırılıp; daha geniş bir ürün yelpazesine sahip olunabilir.
Pazar Stratejisi: İşletmeler çoğu kez stratejik nedenlerle yeni ürün üretirler. Alıcılar genel olarak birbiriyle alakalı malların aynı işletme tarafından üretilmesini ister. Örneğin ev hanımları fırın, buzdolabı, ocak, bulaşık makinesi gibi ev aletlerinin stil ve renklerinin birbiriyle uyum içerisinde olmasına özen gösterirler, ‘bir takım oluşturma mantığı’ ile aynı markayı seçerler. Bu durum üreticinin konumunu tüketici karşısında güçlendirir. Aynı zamanda, dağıtım kanallarının da güçlenmesini sağlar.
Perakendeciler, her çeşit ev aleti üreten bir işletmeyi yalnız buzdolabı üreten bir işletmeye tercih eder. Bu, satış artırma çabalarının da verimini artırır, çünkü bir mal için yapılan satış artırma çabaları tüm diziyi etkiler. Yeni ürün yeni bir haberdir; reklamla satış artırma çalışmalarını etkinleştirir. Satış artırma giderleri düşer, çünkü ek bir harcama yapılmadan yeni mal da ürün yelpazesine eklenir. Örneğin, yeni ürünle ilgili reklam da aynı broşüre eklenerek postalanabilir. Bazen ürünlerin kalitesini yükseltmek veya düşük tutmak amacıylada yeni ürün üretilebilir. Bu sayede, o alandaki karların da işletmeye çekilmesi sağlanır.
Büyüme isteği: Büyüme ancak yeni bir ürünün üretilmesiyle gerçekleştirilebilir. Tek bir ürünle büyüyen şirket yok gibidir. Çünkü her ürüne olan talep ve yaşam süresi sınırlıdır. Bu yüzden eğer işletme büyümek istiyorsa yeni mallar üretip yeni pazarlar bulmak zorundadır.
Ürünün modasının geçmesi: İşletmenin büyüyebilmesinin yanında hayatını devam ettirebilmesi ve pazardaki yerini koruyabilmesi için modayı izleyerek yeni ürünler üretmesi gerekir. Özellikle modayla ilgili ürünler üreten işletmeler açısından bu çok daha hayati bir etkendir.
Rekabet: Diğer işletmelerin pazara yeni ürün sürmeleri ve başarılı olmaları durumunda, işletmenin rekabet edebilmesi için onları izlemesi gerekebilir. Ayrıca rekabetten bir ölçüde kurtulmak ya da rakip işletmelere üstünlük sağlamak amacıyla da yeni ürün üretilebilir.
Teknolojik Gelişmeler: İşletmelerin ürünlerini geliştirmelerine ya da yepyeni bir ürün üretmelerine neden olabilir.