Diyet kola ilk piyasaya çıktığı dönemlerde şöyle bir deney yapılmış: Bir grup insana, size tatsız bir içecek içireceğiz ve bize düşüncelerinizi söyleyeceksiniz. İkinci gruba ise; size yeni çıkarttığımız güzel bir ürünümüzü tattıracağız ve bize düşüncelerinizi söyleyeceksiniz, deniyor. Tatsız bir içecek olarak sunulan ve bu sunumdan etkilenen birinci grup, içeceğin çok tatsız olduğunu söylüyor. Güzel bir yeni ürün olarak sunulan ikinci grup ise tepkisini daha olumlu veriyor.
Son derece basit bir deney olmasına rağmen temel bir gerçeği işaret ediyor. Koşullanmışlık, hazır olma durumu ve diğerlerinin tepkisi genel düşünceyi değiştirebiliyor. Müşterinize mal satmak için uğruyorsunuz ve genel konulardan bahsederken, işlerin kötü olduğundan bahsediyor, piyasanın durgun olduğunu söylüyorsunuz. Daha sonra ürünü sunup, satmak istediğinizde müşteri ürünü bir şekilde beğenmiyor, tadını kötü buluyor, direnç gösteriyor. Acaba bu reddediş içerisinde, ufak da olsa, yarattığınız “işler kötü” havasının bir etkisi olabilir mi?
İnsanlar düşünmeden çok uyum sağlamaya meyillidir. Yalnız kalma korkusu, doğru düşünme kaygısından önce gelir. Siz gülün, karşınızdaki müşteri de gülecektir.
Kaynak: www.pazarlamakosesi.blogspot.com/Mustafa Zeyrek