Verimlilik deyince işimizi daha az maliyetle, daha hızlı, daha kolay yapmayı, daha iyi yönetmeyi, doğru kararlar almayı anlıyoruz. Bu özelliklerin bir araya gelmesinin diğer anlamı: Rekabet gücü kazanmak! Verimlilik için yararlandığımız en önemli parametre ise teknoloji.
Çağımızda açıklanması ve çözümü güç görünen pek çok olayın kaynağında ekonomik sorunlar yatıyor. Ekonomik kalkınma çabası, az gelişmiş ülkelerde yoksulluktan kurtulma, gelişmiş ülkelerde ise güçlerini koruyarak geleceklerini güven altına alma yönünde büyük önem kazanıyor.
Çağdaş dünyanın ekonomik sorunlarını çözümleyecek anahtar kavramlarından biri "verimlilik". Günümüzde kalkınmanın, kalkınmış ülke ya da toplum olmanın en önemli ölçütlerinden biri olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda kalkınmanın itici gücü olarak tanımlanıyor.
Ulusal ekonominin bir sektöründeki verimlilik artışı, başka kesimleri de harekete geçirebiliyor. Artan verimlilik, akılcı ve çağdaş bir yönetim altında kalkınmayı hızlandırıyor, gittikçe daha ileri boyutlara ulaştırıyor. Yüksek verimlilik, geçici güçlüklerle sarsılmayan üretme gücü anlamına geliyor.
Verimliliğin artması, insanoğluna, içinde yaşadığı doğayı ve toplumu kontrol etme, bu kontrolü günden güne genişletme gücü veriyor. İşte bu yüzden, verimlilik, bugüne kadar alışılmış pek çok göstergeden daha anlamlı bir kalkınma ölçüsü olarak kabul ediliyor.
En genel anlatımıyla, verimlilik, üretim sürecine sokulan çeşitli faktörlerle (girdiler) bu sürecin sonunda elde edilen ürünler (çıktılar) arasındaki ilişkiyi ifade ediyor. Böylece savurganlıktan uzak kalınıp, kaynaklar en iyi biçimde değerlendirilerek üretim yapılabiliyor.
Bundan dolayı teknik anlamda verimlilik, "üretilen mal ve hizmet miktarı ile bu mal ve hizmet miktarının üretilmesinde kullanılan girdiler arasındaki oran" olarak tanımlanıyor. Genellikle bu ölçü, çıktı/girdi olarak formüle ediliyor.
Günümüzde verimliliğin anlamı değişiyor. Bunun en önemli nedeni, ekonominin dışındaki alanların giderek daha çok incelemeye tabi tutulması ve ülkelerin gündemlerinin ön sıralarında yer alır hale gelmesi…
Verimlilik denince artık, elde edilen ürün ve hizmetin kalitesini yükseltme, çevreyi ve doğal yapıyı koruma, çalışanlara en iyi yaşam ve çalışma koşullarını sağlama ve bu arada birim girdi başına üretim miktarını artırma çabaları birlikte düşünülüyor.
Verimlilik anlayışı, günümüzde insanın refah ve mutluluğunu birbirine paralel olarak geliştiren, iş ve teknolojiyi bir amaç değil araç olarak gören mertebeye ulaşmış durumda.
Toplam verimlilik anlayışı içinde ise verimliliği, çeşitli üretim ve çevre faktörleriyle teknolojik, ekonomik ve örgütsel yeteneklerin bir bileşimi olarak tanımlamak mümkün.
Verimlilik Nasıl Artırılabilir?
Ürünlerin tasarımı ve bileşimi her zaman aynı kalmaz, sık sık gözden geçirilir ve birtakım değişiklikler yapılır. Eğer bu değişiklikler imalatı kolaylaştırıcı, maliyeti düşürücü, üretim akışını hızlandırıcı nitelikte ise verimlilik artıyor. Aynı ürünü daha kısa sürede, daha az girdi kullanarak, daha ucuz üretmeye başlıyoruz.
Çağımız, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin çağı. Bu gelişmeler, üretim sürecinde ve üretim tekniklerinde yeniliklere yol açıyor. Bunlar verimliliği doğrudan etkiliyor. Bilimsel ve teknolojik gelişmelere ayak uydurabilenler verimlilik artışında geri kalmaktan kurtulabiliyor.
Öte yandan, üretim sürecinin kapsamında yapılacak bazı değişikliklerle de verimliliği artırmak mümkün oluyor. Sözgelimi, hammadde yerine sadece yarı mamul alıp işleyen bir kuruluş, çoğu kez maliyeti ve riski fazla ünitelerini devreden çıkaracağından, verimliliğini de artırmış oluyor.
Verimliliği artırmanın başlıca yollarından biri, örgüt-lenme ve yönetimde gelişmeler sağlamak. Amaçların ve bu amaçlara ulaşmada kullanılacak araçların belirlenmesinde, yerleşme planında, malzeme taşınmasında, üretim planlamasında, aktif ve pasif varlıkların yönetilme-sinde, nihayet insan yönetiminde başarı gösteren bir kuruluş, verimlilik düzeyini hızla yükseltiyor.
Üretimde kullanılan makine ve tezgahların oluşturduğu sabit sermaye kapasitesi ile işgücü, kısa dönemde çok önemli düzeyde artırılıp azaltılamıyor. Bu yüzden bunların tam kullanımı, verimliliği olumlu yönde etkiliyor. Kapasitenin uzun süre önemli ölçüde düşük kullanıldığı bir ortamda yüksek verimlilikten söz edilemiyor. Buna bağlı olarak ithalat güçlükleri, enerji sıkıntısı, işçi-işveren uyuşmazlıkları vb. durumlar verimlilik üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.
Verimlilik ile kalite arasında da çok yakın bir ilişki bulunuyor. Üretim sürecinin çeşitli aşamalarında kullanılan girdilerin kalitesizliği, üretimde yavaşlamalara, duraklamalara, önceden belirlenmiş standartlardan sapmalara yol açarak verimliliği olumsuz yönde etkiliyor. Kaliteli girdi, yüksek verimlilik ve kaliteli nihai ürün için büyük önem taşıyor.
Aynı şekilde, üretimde kullanılan girdilerin en önemlisi olan insan gücünün kalitesi de verimliliği doğrudan etkiliyor. İyi eğitilmiş, yeterli beslenen, iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunan, çeşitli sorunlarını çözebilen işgücü, yüksek verimliliğin sürekliliğini sağlıyor. Bu alanlarda devletçe ve toplumun bütün organları tarafından yapılabilecek her türlü geliştirici düzenleme, ülke ekonomisinin verimliliğini artırıyor.
Verimliliği Artırmak Kimlerin Görevi?
Verimliliğin artırılmasında, fabrikada, büroda ve tarlada işveren ve işçi olarak çalışan herkesin katkısına ihtiyaç duyuluyor. Bu konuda hükümet, meslek ve araştırma kuruluşları, sendikalar ve işveren teşekkülleri arasında sıkı bir işbirliği gerekiyor.
Hükümet politikalarının, verimliliği artırma amaçlarını desteklemesi büyük önem taşıyor. Bunun yolu ise tam çalışmayı sağlayacak bir ekonomik ortam yaratılmasından ve elde edilecek yararların işveren ile işçi arasında adil biçimde paylaştırılmasını sağlamaktan geçiyor.
Verimliliği artırma konusunda hükümetin bir görevi de yeterli bir ulaştırma düzeni, sosyal hizmetler, eğitim ve öğrenim imkanları sağlamak, araştırma ve geliştirme birimleri kurmak, toplumun verimliliğini artırma gereğini benimsemesine yol açacak politikalar üretmek. Gerek işletme düzeyinde, gerek ulusal düzeyde iyi bir işçi işveren ilişkisi düzeninin sağlanması gerekiyor.
Verimliliği artırma, savurganlığı önleme alanında hükümetin, yöneticilerin ve sendikaların sorumlulukları birbirleri ile iç içe giriyor. Bu yüzden hiçbiri, ötekinin desteği olmadan ileri adımlar atamıyor.
Teknolojinin iş yaşamına sağladığı en büyük avantaj, hız, yönetimde kolaylık ve onun sonucunda da getirdiği verimlilik. Bugün rekabetçi olmak büyük ölçüde verimlilikten geçiyor.
Verimlilik deyince işimizi daha az maliyetle, daha hızlı, daha kolay yapmayı, işimizi daha iyi yönetmeyi ve doğru kararlar almayı anlıyoruz. Verimlilik için yararlandığımız en önemli parametre ise teknoloji.
Verimliliğin En Önemli Yolu: Teknoloji
Yazılım, donanım ve networking teknolojileri bir evrim geçiriyor. İş dünyasında hem bilişim sistemleri hem de çalışanların kesintisiz hizmet alması, işini daha iyi yapabilmesi için bazı teknolojiler geliştirilmiş durumda. Çevre birimi sistemleri adını verdiğimiz bu teknolojiler, bilişim sistemlerinin, deyim yerindeyse sağ kolu yani en büyük yardımcısı. Çevre birimi sistemleri arasında en başta yazıcılar geliyor. Üretilen her türlü bilginin doküman ve raporlarının kağıt ortamına aktarılmasını sağlayan bu sistemler son 10 yıldır çok ciddi bir evrim geçirdi. Nokta vuruşlu yazıcılar, muhasebe sistemlerinin en büyük yardımcısı olarak görev yapıyordu ve bu nedenle büyük bir pazar payına sahipti.
Son yıllarda mürekkep teknolojilerinin de gelişimiyle mürekkep püskürtmeli ve lazer yazıcılar pazar paylarını artırdı. Ofis ortamlarında profesyonel baskı gereksinim-lerinde lazer yazıcılar tercih edilirken mürekkep püskürtmeli yazıcılar düşük fiyat ve yüksek performanslarıyla hem küçük ve orta boy ofisler, hem de evler için cazip oldu. Bugün mürekkep püskürtmeli yazıcılar bu özelliklerinden dolayı pazar lideri durumunda.
Bunun yanı sıra son dönemde çok fonksiyonlu ürünler olarak adlandırılan faks, fotokopi, tarayıcı ve yazıcı fonksiyonlarının hepsini birden bünyesinde barındıran teknolojiler pazara sunuldu.
Özellikle bu ürünlerin hepsine birden gereksinimi olan ancak hepsine tek tek yatırım yapmak istemeyen işletmeler için düşünülen bu teknolojiler henüz beklenen pazar büyümesine erişmiş değil. Çünkü bu fonksiyonların hepsinde belli yüksek kalite arayanlar için bu ürünler çok cazip olamadı. Ancak bu noktada sürekli gelişen teknolojiler sayesinde bu ürün grubunda da pazar payının artması bekleniyor. Çevre birimleri teknolojisinde bir diğer kritik ürün ise kesintisiz güç kaynakları. Bilgisayar sistemleri elektriğe bağımlı çalıştıkları için güç kaynağındaki herhangi bir dalgalanmadan anında etkilenebiliyor. Elektrikteki bu iniş çıkışları düzenleyen ve güç kaynağının olmadığı durumlarda devreye giren Kesintisiz Güç Kaynakları (KGK) sistemlerin kesintisiz çalışmasına yardımcı oluyor. Sanayi tipi KGK’lar pazarda hem yerli hem de uluslararası markalar olarak boy gösteriyor. Yerli KGK piyasası genel olarak yüksek güçlü KGK’lar üretirken, KGK’lar günümüzde evlere de giriyor.
PC satışlarının artışıyla birlikte KGK satışlarında da belli bir yükselme görülüyor. KGK teknolojisi son zamanlarda bilgisayar ağlarında çalışan ve sistemi yöneten, bir arıza çıktığında bildiren ve önlem alan özellikte gelişme gösterdi. Bu da KGK’ların bilgisayar sistemlerindeki kritik rollerini daha net bir şekilde ortaya çıkardı.
Çevre birimleri sistemleri deyince özellikle eğitim, satış ve pazarlama gibi faaliyetlere yardımcı olan bir diğer ürün grubu da sunu sistemleri. Sunu sistemleri rekabete dönük piyasalarda iş yapan şirketlerin tercih ettiği sistemler haline geldi. Sunu sistemleri son zamanlarda daha küçük ve daha fonksiyonel olmalarıyla dikkat çekiyor. Öyle ki şirket çalışanları sunu yapacakları dosyaları ve projeksiyon aletlerini yanlarında taşıyarak işlerini daha rekabetçi ve verimli kılıyor.
Videokonferans sistemleri de son yıllarda özellikle coğrafi olarak dağılmış, birden fazla noktası olan işletmelerin tercih ettiği teknolojiler oldu. Videokonferans sistemleri özellikle şirket dışı toplantı, seminer trafiğini azaltarak uzaktaki noktayı ofise taşıyor. İşyeri maliyetlerini oldukça aşağı çeken özellikleriyle dikkat çekiyor.
Sonuç olarak tüm bu sistemler çalışanların ve işyerinin performansını ve verimliliğini artırıcı özellikleriyle dikkat çekiyor ve bu noktalardaki teknoloji değişimleri de bu verimliliğin daha çok ne şekilde artırılabileceği yönünde oluyor.
Verimlilik Neden Herkesi İlgilendiriyor?
Verimli bir ortamda;
> İşçiler daha iyi çalışma koşullarında, daha kısa çalışma süresinde, daha çok ücret alıyor.
> İşveren, yeni yatırım imkanları yara-tacak kaynak sağlıyor.
> Üretici, daha ucuz maliyetle daha yüksek kazanç elde ediyor.
> Tüketici, daha ucuz ve bol mal bulma imkanına kavuşuyor.
> Ülke, sağlıklı bir ekonomik büyüme ile hızla kalkınıyor.
> Sonunda toplum daha yüksek refah düzeyine ulaşıyor. Böylece verimlilik artışları ile elde edilen kazançtan herkes yararlanmış oluyor.
Nasıl Verimli Olunur?
> Ürünlerin tasarımı ve bileşimi her zaman aynı kalmaz, sık sık gözden geçirilir ve birtakım değişiklikler yapılır. Eğer bu değişiklikler imalatı kolaylaştırıcı, maliyeti düşürücü, üretim akışını hızlandırıcı nitelikte ise verimlilik artar.
> Aynı ürün daha kısa sürede, daha az girdi kullanılarak, daha ucuz üretilmeye başlanır.
> Bilimsel ve teknolojik gelişmelere ayak uydurabilenler verimlilik artışında geri kalmaktan kurtulur.
> Hammadde yerine yalnızca yarı mamul alıp işleyen bir kuruluş, çoğu kez maliyeti ve riski fazla ünitelerini devreden çıkaracağından, verimliliğini de artırmış olur.
> Örgütlenme ve yönetimde gelişmeler sağlamak özellikle zaman yönetiminde verimlilik sağlar.
> Amaçların ve bu amaçlara ulaşmada kullanılacak araçların belirlenmesinde, yerleşme planında, malzeme taşınmasında, üretim planlamasında, aktif ve pasif varlıkların yönetilmesinde, nihayet insan yönetiminde başarı gösteren bir kuruluş, verimlilik düzeyini hızla yükseltir.
> Verimlilik ile kalite arasında da çok yakın bir ilişki vardır. Üretim sürecinin çeşitli aşamalarında kullanılan girdilerin kalitesizliği, üretimde yavaşlamalara, duraklamalara, önceden belirlenmiş standartlardan sapmalara yol açarak verimliliği olumsuz yönde etkiler.
> Üretimde kullanılan girdilerin en önemlisi olan insan gücünün kalitesi de verimliliği doğrudan etkiler.
İyi eğitilmiş, yeterli beslenen, iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunan, çeşitli sorunlarını çözebilen işgücü, yüksek verimliliğin sürekliliğini sağlar.
Kaynak: KobiFinans Dergisi 11. Sayı