Yerli filmlerin sayısındaki artışa paralel olarak seyirci sayısının da 35 milyonu bulması, sinema salonlarını reklam verenler için cazip hale getirdi. Fida film yetkilileri geçen yıl 17 milyon Dolar olan reklam pastasının bu yıl 25 milyon Dolar’a çıkmasını bekliyor.
Herkes koltuklarına yerleşmiş filmin başlamasını bekliyor. Işıklar sönüyor ve beyaz perde gösterime girecek filmlerin fragmanları açılıyor… Gelecek filmleri merak edip de erkenden salona girenleri bekleyen bir kuşak daha var. Neredeyse kısa film kalitesine yaklaşan reklamlar… 1992 yılından bu yana Türkiye’deki sinema salonlarının sayısı beşe katlarken, sinema reklamlarının da yıldızı parladı. 2006 yılında 25 milyon Dolar’lık bir hacme sahip olan sinema reklamları büyümesine bu yıl da devam edecek. Tahminler bu mecranın 2007’de en az yüzde 40’lık bir büyümeye imza atacağı yönünde.
Sinema reklamcılığının lideri Fida Film’in Reklam Genel Müdürü Refik Dal, "Türkiye’de kişiler sinema gibi sosyal aktivitelere daha fazla para ayırmaya başladı. Bunun yanında koltuk sayısı ciddi bir şekilde artıyor. 1992 yılından 2006’ya sinema sayısında yüzde 64 artış oldu. Salon sayısı bin 299’a ulaştı. Büyük gruplar dünya standartlarında zincir salonlar açıyor. Ayrıca vizyon filmler Türkiye’ye dünyayla eşzamanlı geliyor. Artık daha fazla Türk filmi vizyona giriyor. Tüm bu gelişmeler sinema reklamlarının da yıldızını parlattı. Sinema reklam vereni kendine çekiyor" açıklamasını yapıyor.
Türkiye’de reklam sektörünün büyüklüğü 2.5 milyar Dolar. Sektörün 2007 yılında yüzde 25 büyümesi tahmin ediliyor. Bu sektörün bir ayağı olan sinema reklamları ise sektörün genelinden daha hızlı bir büyüme performansı sergiliyor. Sinema aslında Türkiye’de reklam dünyası için çok yeni bir mecra değil. 42 yıldır reklam verenler hedef kitlelerine doğrudan ulaşmak için sinema salonlarını kullanıyor. Ancak son birkaç senedir sinemanın gösterdiği ivmeyle ve sadece 1992 yılından bu yana beşe katlanan salon sayısıyla reklam verenlerin de ilgisi arttı. Sinemaların reklam kuşağının en büyük müşterileri ise televizyonlara reklam veremeyen alkollü içecek sektörü.
Fida Film Reklam Genel Müdürü Refik Dal "Sinema artık yeni bir reklam mecrası olarak kabul ediliyor" diyor. 2006’da Fida Film üzerinden 1000 sinema salonunda toplam 17 milyon dolarlık reklam döndüğünü söyleyen Dal, 2007’de ise bu sayının 25 milyon doları bulacağını ifade ediyor.
Türk Filmleri Reklamları Tetikledi
Dal’a göre gelir seviyesindeki ve sinema sayısındaki artışla beraber vizyon filmlerinin dünyayla aynı anda gösterime girmesi büyümeyi garantiliyor. Dal, "Türkiye’de kişi başına düşen gelir arttıkça insanlar sinema gibi sosyal aktivitelerine para ayırabiliyorlar. Bunun yanında koltuk sayısı ciddi bir şekilde artıyor. 92’den 2006’ya sinema sayısında yüzde 64 artış oldu. Salon sayısı bin 299’a ulaştı. Büyük gruplar dünya standartlarında zincir salonlar açıyor. Ayrıca vizyon filmler Türkiye’ye dünyayla eşzamanlı geliyor. Dolayısıyla tanıtım kampanyaları amacına ulaşıyor" açıklamasını yapıyor.
Dal, Türk filmlerinin de reklam pastasını genişlettiğine işaret ediyor. Bilet satışlarının yarısını ifade eden Türk filmleri giderek hız kazanıyor. İzleyici sayısını 35 milyona çıkaran bu gelişme de Dal’ın deyimiyle reklam vereni kendine çekiyor. Reklam verenlerin genellikle 1 milyonun üzerinde gişe yapması beklenen filmleri seçtiğini anlatan Dal, bunların da genelde Türk filmi olduğunu vurguluyor. Yine de "Türk filmleri çok iş yapıyor diye bir furya oldu ama bunların yüzde 70’i beklenen seyirciye ulaşmıyor ve zarar ediyor" diyen Dal, yılda başarılı sonuç getiren 3-4 filmin bile reklam vereni tatmin ettiğini dile getiriyor. Bunun bir sebebi Türkiye’de ölçümlenen mecra olarak pazarlanan sinemalarda tahmin edilen bilet sayısı yakalanamazsa zararın telafi edilmesi. Ancak daha öncelikli olan gerekçe sayısı ne olursa olsun hedef kitlenin kanalı değiştiremeden, yerinden kalkmadan, başka yere bile bakmadan reklamları izlemesi.
Alkollü İçecekler Ve Otomotivin Gözdesi
Dünya Sinema Reklamcılığı Derneği’nin (SAWA) yaptığı araştırmaya göre sinemayı en çok telekomünikasyon, alkollü içecekler, iletişim, otomotiv, konut ve finans sektörü kullanıyor. Yüksek sosyo-ekonomik bir gruba hitap eden bu ürünler için sinema doğru ve konsantre bir mecra. Ancak televizyonda reklam kısıtlaması olan alkollü içecekler için sinema daha büyük bir önem taşıyor.
Müşterilerine ancak sinema yoluyla ulaşabilen alkollü içecek markalarından Mey İçki’nin reklamlarını hazırlayan Rafineri Ajans Sorumlusu Doğan Güven "Seyircinin beklediği filme kadar seyrettiği reklamlarla beğesini toplamak bizim reklamlarımız için hayati önem taşıyor" açıklamasını yapıyor. Sinemaya hazırlanan reklamların televizyondan çok farklılık göstermediğini belirten Güven, sadece alkollü içecekleri gibi reklam kısıtlaması olan sektör markalarının özellikle göze hoş gelen, hikayesi olan senaryoları çekmeye özen gösterdiğini dile getiriyor.
Güven ayrıca sinemaların reklamcılar için de özel bir yeri olduğuna işaret ediyor ve devam ediyor. "Reklamcılığın en büyük sıkıntılarından olan reklamlardan kaçan seyirci kitlesine ulaşma şansınız yüksek. Seyirci yanındakiyle konuşmadığı ya da cep telefonuyla meşgul olmadığı sürece dikkatini dağıtabilecek hiçbir yer yok. Hatta bu iki sebeple meşgul olunsa bile ses sistemi ve kocaman perdeler sayesinde salondakiler o an gösterilen reklamlarla bir şekilde iletişim kurmak durumunda kalıyorlar."
Kaynak: Referans Gazetesi