Farklı gelişme düzeylerinde bulunan ülkelerin, serbest mal ve faktör hareketlerine dayanan bir iktisadi birlik kurmaları durumunda, serbest piyasa düzeni bu bölgeler arasında gelişme dengesizliğini arttırıcı hareketlere neden olabilir. Böylece zengin ülkeler daha zengin, fakir ülkeler de daha fakir duruma gelebilirler. İsveçli İktisatçı Gunnar Myrdal tarafından ortay atılan bu görüş kutuplaşma (polarizasyon) teorisi olarak bilinmektedir.
Ülkeler arasında gelişme farkları vardır. Bazı ülkeler teknoloji ve sermaye birikimi açısından daha ileridedir. Gelişmesini henüz tamamlamış ülkelerin, gelişmiş ülkelerle bir gümrük birliği kurarak serbest ticarete girmeleri kendilerinin zararına olabilir. Bunu nedeni; AGÜ’de yeni kurulan sanayilerin ileri ülkelerin rekabetine dayanacak bir durumda olmaması ve AGÜ’lerdeki nitelikli emek ve sermaye gibi kıt faktörlerin sağladıkları yüksek gelirler dolayısıyla ileri ülkelere göç etmek istemeleridir.
Mrydal, gelişme farklılıklarının artmasında özellikle faktör hareketleri üzerinde durur. Günümüzde AGÜ’lerden gelişmiş ülkelere doğru yasa dışı yollardan sermaye akışı ve vasıflı emek göçü buna bir örnektir. Ülkeler arası faktör hareketliliği konusunda yasal engeller kaldırılırsa bu akımlar hızlanacaktır.
Kutuplaşma teorisi, yalnız ülkeler arası ticarette değil, aynı ülkenin farklı bölgeleri arasında, gelişme farklılıklarının bulunması durumunda da kendini gösterebilir. Birçok ülkede bölgeler arası önemli gelişme farklılıkları vardır. Serbest piyasa ekonomisi altında, geri kalmış bölgelerdeki kaynaklar gelişmiş bölgelere göç etmekte ve böylece ülkede birtakım “gelişme kutupları” oluşmaktadır. Bu gibi farklılıkları önlemek için hükümetler piyasa mekanizmasını serbest işleyişine müdahale ederek bölgesel kalkınma planları uygularlar. Ancak uluslar arası alanda sorunun çözümü bundan daha güçtür.