İtalya'dan sonra dünyanın en büyük deri tedarikçisi Türk üreticileri, pazara düşük maliyetle fiyat sunan Çin'e karşı, kendi markalarını yaratarak ayakta durmaya çalışıyor.
İtalya'dan sonra dünyanın en büyük deri tedarikçisi konumundaki Türk üreticileri, pazara ucuz maliyetle düşük fiyat sunan Çin'e karşı, kendi markalarını yaratarak ayakta durmaya çalışıyor.
Deri Sanayi ve Ticaret A.Ş (DESA) Genel Müdür Yardımcısı Emre Bilge, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye tekstil sektörünün çok güçlü bir yapıya sahip olduğunu, ancak son yıllarda bir çok alanda olduğu gibi tekstilde de Çin'in dış pazara hakim olmaya başladığını vurguladı.
Bilge, emek yoğun sektörlerde daha düşük fiyatlarla Avrupa pazarında ilerleyen Çin'in, dünyanın önemli markalarına üretim yapan Türk üreticisini zora soktuğunu belirtti.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen önderliğinde yürütülen ''Turquality (Türkkalite)'' ve Deri Tanıtım Grubu'nun tanıtım çalışmaları sayesinde sektörün kendini toparlayabildiğini ifade eden Bilge, şunları kaydetti:
''Biz de dahil olmak üzere Çin karşısında çok ciddi sıkıntılarla karşılaşan Türk deri üreticileri, tanıtım yöntemleriyle kendi markalarını oluşturarak, Avrupa pazarı önünde duran Çin seddini aşmaya başladı. Önemli ihracat kalemine sahip deri ürünlerinde tanıtım çalışmaları çok faydalı oldu. İtalya'dan sonra en önemli üretici ve ihracatçı konumundaki Türkiye'de üreticiler artık kendi ürünlerini pazarlamanın yolunu arıyor. Marks & Spencer, El Corte Ingles ve Liz
Claibourne gibi dünyanın önde gelen perakende zincirlerine fason üretim yapan Türk deri firmaları, artık kendi mağazalarıyla, ürünleriyle Avrupa'da söz sahibi oluyor.''
Bilge, farklı markalara fason üretim yapmanın karlı olmadığını, bu nedenle katma değeri yüksek üretimi sağlamayı amaçladıklarını belirterek, ''Marka sahibi sizden 90 dolara mal ettiğiniz ürünü 100 dolara alıp, perakende 300-400 dolara satıyor. Burada üreticiden çok markalar para kazanıyor. Bu nedenle kendi markamızı oluşturmanın çabası içindeyiz'' dedi.
Türk üreticisinin özellikle deri sektöründe Çin'den daha kaliteli çalışmalar ortaya sunduğunu, ayrıca, taklitler yerine dünyaya yenilikler sunduğu dile getiren Bilge, artık, başka firmalar için üretim bandının durduğunu, doğru reklam ve pazarlama yöntemiyle üreticilerin kendi mağazalarına ağırlık verdiğini söyledi.
Bilge, tanıtım ataklarıyla kısa sürede Türkiye'nin adının deri ile özdeşleşeceğini vurguladı. Bilge, Deri Tanıtım Grubu'nun girişimiyle yakında, ABD'de de Cindy Crawford ile yapılan reklam çalışmalarının yayınlanacağını ve Türk deri üreticisinin bu pazarda isim yapmaya başlayacağını anlattı.
Bilge, kendi markasını oluşturarak iç ve dış piyasada söz sahibi olmak isteyen Türk üreticilerinin kayıt dışı ihracat ve merdiven altı üretim yapan firmalarla mücadele ettiğini belirtti.
Üretim miktarlarının sağlıklı kaydedildiği, pazar bilgisi üreten organizasyonların olmadığını anlatan Bilge, şöyle devam etti:
''Bunun en büyük nedenlerinden biri kayıt dışılık. Rusya'ya ciddi miktarda kayıt dışı ihracat var. Merdiven altı üretim de legal rakamları ortadan kaldırıyor. Kayıt dışı yurt dışı ve yurt içi pazarlarda marka oluşturma çabasındaki üreticiye önemli darbe vuruyor. Sosyal haklar ve vergi konusunda hiçbir gideri olmayan merdiven altı üretimde, ürünler daha düşük fiyatla
satılıyor. Bu, Damat, Kiğılı, İGS gibi tüm markaların temel sorunudur. İşi kanuni yollarla gidermek de çözüm olmuyor, sonuca ulaşılamıyor. Örneğin, Lacoste'nin 2 binden fazla sahte üretimle ilgili davası sürüyor. Biri yakalanıyor diğeri devam ediyor.''
AA, Kaynak: Infomag