Şeffaflık söz konusu olduğunda, yöneticilerin ihtiyacı, denge kurmaya çalışmaktan çok, dört kurala bağlı kalmaktır. Bu kurallardan ikisi kolaydır, Kolay olması gereken üçüncüsü sürekli olarak ihlal edilir, Dördüncüsü ise gerçekten zordur. Ama bunlar arasında seçmecilik yapılamaz. Sizin yerinde deyiminizle bugünün "affetmeyen" ortamında, bunların tümüne aynı anda ihtiyacınız var,
Birinci kural dışarıdaki yatırımcılar dünyası, analistler ve medyaya mali bilgilerin aktarılması söz konusu olduğunda, halka açık şirketler ne kadar şeffaf olursa o kadar iyidir, Açıklanan her bir veri piyasanın şirketi daha iyi kavramasını sağlarken güven verir. Bunu yapmak özel bir beceri gerektirmez. Hisse senedi sahipleri adına konuşanların şikâyetlerine rağmen, çoğu şirket bu kuralı doğru bir şekilde uygular,
İkinci kural pazar avantajı elde etmek söz konusu olduğunda, ne kadar çok sır saklarsanız o kadar iyidir. Örneğin, büyük gelecek vaat eden bir ürün ya da parlak bir satın alma projesi üzerinde çalışıyor olabilirsiniz, yöneticilerin bu tür bilgileri gizli tutmak için çaba harcaması gerekir, çünkü aksi durumda stratejik sürprizlere yer kalmaz. Oysa bunlar ticari “savaş”ların önemli ve tümüyle meşru silahlarından biridir.
Üçüncü kural fabrika kapatmalar ya da işten çıkarmalar türü radikal değişimler konusunda çalışanlara iletişim kurulmalıdır. Kuşkusuz, şirketler, bu türden gelişmelerin ayrıntılarını en son çalışanlarının duymasına hiçbir zaman izin vermemelidir. Aksine, önce onlar haberdar olmalıdır; kural budur.
Ama her nasılsa, tipik senaryo şu şekildedir: Bir şirket, hayal kırıklığı yaratan sonuçlar elde ettiğinde, analistleri sakinleştirmek, hızla, büyük ve üzerinde düşünülmüş gözüken tensikat arı açıklar. Bu haber çalışanlar için sürpriz olmakla kalmaz, ,yöneticilerin tam olarak kimlere ne yapacaklarını belirlemeleri haftalar (hatta bazen aylar) sürer. Bu, çok kötü bir liderlik ve im biçimidir.
Dördüncü kural o kadar zordur ki her zaman ihlal edilir. Bunun nedeni, insanların doğal olmayan bir şey yapmalarını, gelişmeleri gizlemeyi en fazla istedikleri kriz dönemlerinde gerçekleri halka açıklamalarını gerektirmesidir. Bunun örneklerini görmüşsünüzüdür. Şirketiniz hakkındaki kötü haberler üzerine asık suratlı yöneticiler toplantı salonlarına doluşarak sorunların önemsiz ve tümüyle kontrol altında olduğunu göstermeye yönelik açıklamalar yapar. Bu da çok yararsız bir uygulamadır.
Her bir ticari kriz ilk bakışta göründüğünden daha fazla insanı etkiler, daha fazla maliyet doğurur ve zarara yol açar. Ve bunları gizlemek mümkün değildir. Bu nedenle, kriz dönemlerindeki tek anlamlı strateji, tam bir açıklık politikasının uygulanması ve eldeki tüm olanakların yanlış giden şeyleri saptamak ve düzeltmek için kullanılmasıdır. Şirketler açısından önemli olan bir sorunu aşırı ölçüde basitleştirmek istemesek de, yöneticilerin bu konuda aşırı ölçüde kafa patlatmaları gereksiz.
Kaynak: Capital Dergisi / Jack Welch