1986 yılında yayımlanan ‘Halkla İlişkilerde Temel İlkeler’ isimli kitabımda mesleğin tanımına ilişkin traji-komik bir davranış biçimine yer vermiştim. Birçok meslek mensubu ile birlikte, bir taksi şoförüne halkla ilişkilerin ne anlama geldiğini sormuş ve şöyle bir yanıt almıştım; ‘Bizim yaptığımız işe denir abi.. Bu arabaya binen halk ise onunla ilişki içinde olan biziz!’
Herkes halkla ilişkilerden birşeyler bekliyor. Hatta kriz ortamlarında bu mesleğin mucizeler yaratmasını bile düşünenler var!
Oysaki planlı, programlı bir iletişim disiplini olarak tanımladığımız halkla ilişkiler sizi ancak gereklerini yerine getirdiğiniz takdirde beklentilerinizle buluşturabilir. Ne bir adım ötesi, ne de gerisi…
O halde, ister kurum içinde çalışalım, istersek dışarıdan hizmet üretiyor olalım masaya yatırdığımız konunun halkla ilişkileri ilgilendiren kısımlarını tanımlamamız gerekiyor. Neler olabilir bu beklentiler?
*Fabrikamızın kurulu olduğu yöre halkı ile iki yönlü bir iletişim ortamının sağlanması,
*Ait olduğumuz sektörlerdeki meslek odaları ile yoğun bir iletişim,
*Kamu kuruluşlarına kendimizi, faaliyetlerimizi, ürünlerimizi, hizmetlerimizi anlatmak,
*Yönetim kademelerinin çeşitli konulardaki görüş ve önerilerinin basında yer almasına yönelik girişimlerde bulunmak dolayısıyla kamuoyunun çalışmalarımızdan haberdar olmasını sağlamak,
*Hissedarları yapılmakta olan yatırımlar ve çalışmalarla ilgili daha süratli bilgilendirmek,
*Kültür ve sanat ortamı ile iletişim yoğunluğu yaşamak,
*Bayilerin motivasyonunu artırmak,
*Pazarlamayı destekleyici iletişim etkinliklerinde bulunmak,
*Çalışanlarımızı yeni yatırımlarımız ve geleceğe yönelik projeksiyonlarımızla ilgili bilgilendirmek,
*Yurt dışındaki yeni pazarlarda kurumsal kimliğimizle ilgili iletişim etkililiklerinde bulunmak, çevre ilişkilerimizi geliştirmek…
Sizlerinde kolaylıkla üretebileceği gibi çok sayıda örnekleme yapılabilir. Ancak önemli olan doğru bir tanımlama içinde hareket edilmesi gerektiğidir. Bu beklentilerle doğru koordinatlarda buluşmanız sizin, yapılacak olan planlamanın içinde doğru bir hedef kitle, doğru mesaj ve doğru seçilmiş iletişim araçları almanızı sağlayacaktır.
Tabii, hepsi bu kadar değil. Ancak, halkla ilişkilere ne kadar somut bir rol verilirse, o kadar etkin bir sonucun alınacağı vurgulamaktayız.
Eğer bir müşteri olarak halkla ilişkiler şirketinin karşısında oturuyorsanız, beklentilerinizi tanımlamakla sınırlı kalmayın, aranızdaki iletişimin nasıl olacağını kimlerin hangi konuda ne yetki ile hareket edeceğini de tanımlayın. Uygulamada zaman yitirilmesine neden olacak bir çok konuyu baştan çözümlemiş olursunuz.
Pazarlama uygulamalarında da bu beklentilerin tanımlanması önem taşımaktadır. Milyon dolarlık reklam bütçelerinin yanında bir de Halkla İlişkilerin ‘ıvır zıvırı’ ile uğraşmak gözüyle bakmayalım…
İçeriği itibariyle, tek sütunluk küçücük bir gazete haberi bir çuval inciri ‘berbat’ edebilir… Tedavisi de oldukça zordur.
Markanın konumlanmasına paralel, genel pazarlama iletişimi programı içinde Halkla ilişkilere düşen görevler ve elde edilmesi istenen sonuçlar tek tek, alt alta yazılmalıdır.
Kaynak: Salim Kadıbeşegil, Halkla İlişkilere Nereden Başlamalı?, ORSA Halkla İlişkiler ve Pazarlama İletişimi A.Ş Yayınları
