Finans, Muhasebe, Vergi...
Risk Yönetimi

Finansal Zekâ

Ekonominin darboğazda olduğu bir dönemde krizi neler yaparak en az zararla atlatabileceğinizi ya da bundan nasıl kazançlı çıkabileceğinizi düşündünüz mü? Krizi sadece eleştirdiniz mi yoksa kendinizden başlayarak farklı birşeyler mi yapmaya başladınız? Robert Kiyosaki’nin Zengin Baba Yoksul Baba isimli kitabındaki çözüm yollarını paylaşmaya ne dersiniz? Maddi anlamda sağlam ve güvenli bir geleceğe sahip olmak istiyorsanız, eski kurallarla oynama riskini göze alamazsınız. Herkesin eğitime ihtiyacı vardır; farklı bir eğitime. Ve herkesin kuralları bilmesi gerek; farklı kuralları!

Okulda Öğretilmeyenler
Paranın idaresi okulda öğretilmez. Okullar akademik ve mesleki becerilere odaklanır, finansal becerilere değil. Okullarından iyi derecelerle mezun olmuş akıllı bankacıların, doktorların ve avukatların parasal sorunlarla uğraşmasının nedeni budur. Ulusal boyutta borçlarla uğraşmamızın nedeni ise, yüksek eğitimli politikacıların ve hükümet yetkililerinin para konularında çok az eğitimli ya da eğitimsiz olmalarıdır. Bugün etkili özgeçmiş yazmayı bilmeyen üniversite öğrencisi neredeyse yoktur, ama güçlü iş mektupları yazmayı ve finansal planlar yapmayı bilenlerin sayısı azınlıktadır. Oysa değişimlerin gerçekliğimizin ilerisinde olduğu dünyamızda finansal olarak iki temel seçeneğimiz var: Kendi finansal dehamızı uyandırmakta ya güvenli oynarız, ya da akıllı!

Zenginliğin Sırları
Zenginliğin sırrı para kazanmayı öğrenmektir. Çok basit gibi görünen ama uygulamaya geldiğinde birçok insanın almaya cesaret edemediği sorumluluklar yükleyen bir iştir para kazanmayı öğrenmek. Bu, kaybetme korkusunun kazanma arzusundan büyük olması sendromudur. Güvenli oynamayı seçmişsinizdir. Akıllı riskler alabilmek için değişime açık olmak gerekir, en iyi değişiklik ise bakış açınızı değiştirmektir. İhtiyaç duyduğumuz şey 2 kulağımızın arasında.
Yoksul ve orta sınıftan insanlar para için çalışırlar. Zenginin ise kendisi için çalışacak parası vardır. Bunu biraz açarsak, bir işyerine gidip 1 ay çalışırsanız ve onu 50 yılla çarparsanız çoğu insanın hayatlarını ne yaparak geçirdiklerini anlarsınız. Tutkuları tarafından değil, korkuları tarafından yönetilen insanların kabullendikleri yaşam biçimidir bu. Diğer taraftan paranın bizim için çalışmasını sağlamanın yolu bizim varlığımızı gerektirmeyecek işler yapmaktan geçer. Bir iş kurup o işin başına profesyonel bir yönetici getirmek, evden çalışmak, online pazarlama yapmak bunlara örnek olarak gösterilebilir.

Stratejik Gönüllülük
Zenginlerin para için çalışmadığını biliyor muydunuz? Hayır gönlü zengin olanlardan bahsetmeyeceğim. Çevrenizde birçok başarı öyküsü duymuşsunuzdur, ya da ekonomi dergilerinde, işletme-yönetim kitaplarında okumuşsunuzdur. Benim tanıdığım bir örnek, bugün Türkiye’nin en büyük ütü imalatçısı ve aynı zamanda ihracatçısı çocukken çırak olarak girdiği bir yerde öğreniyor ütücülüğü, sonra bir girişimde bulunup parça montajıyla imalata başlıyor ve bugün 45 ülkeye ihracat yapan bir firmanın genel müdürü. Stratejik gönüllülük yetenek geliştirmek için hiçbir ücret talep etmeden yapılan iştir. Bu bir mağazada satış elemanı olarak çalışmak olabilir, bir ustanın yanında çıraklık olabilir, bir yönetim danışmanına asistanlık yapmak olabilir; ne olursa olsun sonuç aynıdır, kişiye ilerde geçeceği yollardan geçmiş birinin bilgi ve tecrübelerinden faydalanma ve o kişinin yaptığı hatalara düşmeme imkanını verdiği gibi, vizyon geliştirmesine ve yeni fırsat kapılarının açılmasına da yardımcı olur. Burada dikkat edilmesi gereken nokta çoğu kişinin duygularıyla düşündüğünü farketmemesidir. Duygularınız duygularınızdır, ama düşünmeyi öğrenmeniz gerekir. Stratejik gönüllülük kavramının diğer özelliği de zihnimizdeki sınırları kaldırmamıza yardım etmesidir. Kendi kabuğumuzdan sıyrılıp dışımızdaki dünyada olup bitenleri algıladığımızda ve bu yönde girişimde bulunduğumuzda, aklımızın bize bir başkasının ödeyebileceğinin üzerinde para kazanmayı gösterdiğini görürüz.

Finansal Okuryazarlık
Zengin olmayı istemeyen yok gibidir ama finansal okuryazarlığa sahip kaç kişinin olduğu da tartışılır, çünkü bir serveti açıklayan şey kelimeler değil, rakamlardır. Muhasebede rakamlar değil onların bize söyledikleri önemlidir. Finansal okuryazarlığın ilk şartı servet satın almaktır, yükümlülük değil. Servet, cebinize para koyan şeydir, borç ise cebinizden para alan şeydir. Finansal okuryazarlıkta 4 önemli kavram gelir, harcama, servet ve borç. Gelirlere örnek olarak maaşlarımızı; harcamalara örnek olarak yaptığımız alışverişleri, vergileri; borçlara örnek olarak kredi kartlarını, tüketici kredilerini; servete örnek olarak da emlakları, zihinsel mülklerimizi, faizleri ve hisse senetlerini gösterebiliriz.

Zenginler, Servet Kolonu Dolu Olan İnsanlardır
Japonların 3 şeyin gücünü çok iyi anladıkları söylenir. Kılıç, mücevher ve ayna. Kılıç silahların gücünü simgeler. Mücevher paranın gücünü simgeler. Şu deyiş bazı açılardan doğrudur: ‘Altın kuralı unutma… Altını olan kuralı koyar.’ Ayna ise kendini bilmenin gücünü simgeler. Bu güç Japon efsanelerine göre bu üçlünün en değerlisidir. Nedeni ise çoğu kimsenin kendi içsel bilgeliklerine, içlerinde yatan dehaya güvenmek yerine kalabalığa karışmasıdır. Farklı olma korkusu insanları sorunların çözümü için yeni yollar aramaktan alıkoymaktadır.

Nerede Kaybediyoruz?
Kaybettiğimiz en değerli şey kaçırdığımız fırsatlardır. Küçük fırsatlar büyük girişimlerin başlangıcıdır. Bugün değerli olan diğer şey bilgidir. Bill Gates neden dünyanın en zengini düşündünüz mü? Ya da biz niye onun kadar kazanamıyoruz? O bizim bilmediklerimizi biliyor. En güncel bilgiye sahip ve pazara istediğini vererek bu bilgiyi yatırımlarında kullanmasını iyi biliyor. Bilgi en büyük zenginliğimizdir, en büyük riski yaratan ise bilmemektir. Finansal zeka konusunda bir uzman olan ve danışmanlık yapan Robert Kiyosaki gençlere kazanacakları şeyler için değil, öğrenecekleri şeyler için çalışmalarını tavsiye ediyor.

Kaynak: www.danismend.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir