Halka açık ve halka açıklık oranı yüksek bir şirket yönetiminin tek bir amacı vardır: Şirketin piyasa değerinin artması. Hissedarlar da hem şirket değerinin artmasını, hem de nakit olarak yüksek temettü almayı arzular.
’Ekonomiyi de biliriz, pazarı da’. Girişimcilerin ve işletmelerin çoğunda bu bakış açısı vardı geçmişte. Hele, şirket içindeki profesyonel yöneticilere ve ’sonradan çıkan’ kurumsal yönetişim gibi ilkelere ’pabuç bırakmazlardı’ hani.
Şimdi ’kazın ayağı’ öyle değil ama. Neden mi? Gelin bakalım.
EFG İstanbul (eski adıyla HC İstanbul) araştırma ekibi, geçtiğimiz yıl bir çalışmaya imza attı. Bu çalışma, İMKB’de hisseleri işlem gören şirketlerin kurumsal yönetişim açısından puanlanması ve bir sıralama oluşturulmasıydı. 4 ana kategoride toplam 48 soruluk bir kritere göre yapılan puanlama sonucu ortaya çıkan sıralamanın yenisi, geçtiğimiz günlerde 2005 için açıklandı.
Puanlamada esas alınan dört ana kategori şunlardı:
1. Yönetimin gözetimi ve disiplin (yüzde 12.5 ağırlık); şirketin ana iş kulvarında yönetilebilir rotada gidebiliyor olması, kurumsal yönetişime verilen önem ve mali disiplin.
2. Hissedarlara adil hak ve muamele (yüzde 17.5 ağırlık); tüm hissedarların haklarının eşit mesafede korunması, içeriden öğrenenlerin ticaretini önleyici önlemlerin olması.
3. Şeffaflık ve açıklık (yüzde 40 ağırlık); şirketle ilgili gelişmelerin ve bilgilerin, zamanında ve eksiksiz olarak kamuoyuna açıklanması.
Yatırımcı ilişkileri bölümlerinin kurulmuş olması ve bunların, basın ve web sitesi aracılığıyla bilgileri açıklama kanallarını kurmaları, her çeyrekte yatırımcı konferansları düzenlemeleri.
4. Yönetimin bağımsızlığı ve hesap verebilirliği (yüzde 25 ağırlık); yönetim kurulu ve yöneticilerinin, tüm hissedarlara sorumlu olması ve hesap verebilirliği, bağımsızlığı. Yöneticilerin, iş etiğine uygun davranmaları, bağımsız bir denetçinin varlığı.
5. Sosyal sorumluluk (yüzde 5 ağırlık); şirketin çevre ve sağlık gibi konularda sosyal duyarlılıklara bağlılığı, faaliyetleri sırasında çevreye ve toplum sağlığına zarar vermekten kaçınması, işe alma politikasında fırsat eşitliğine bağlılığı.
Bu ana kriterler, toplam 48 soru ile puanlanmış. Toplam puanlara göre yapılan sıralamada, 35 şirket 3 grupta toplanmış. Sıralamada ilk 12’de bulunan şirketlerden 11’i İMKB-30’da yer alırken, sıralamanın 3. 11’lik diliminde bulunan şirketlerden dördü İMKB-30’da yer alıyor.
EFG İstanbul araştırmacıları, puanlama sonucu oluşan kurumsal yönetişim sıralamasında üstte yer alan ilk 12 şirketle, altta yer alan 11 şirketin İMKB-100 endeksine göre performanslarını karşılaştırmışlar. Sonuç şöyle: Kurumsal yönetişim konusunda ’iyi puan’ alarak, en üstte yer alan 11 şirketin hisse fiyatları İMKB-100 endeksinin yüzde 29 üzerinde performans sağlarken, en altta yer alan 11 şirketin hisseleri İMKB-100 endeksinden yüzde 12 daha düşük performans göstermişler. Bu sonuç, daha fazla söze gerek bırakmıyor.
Diğer tarafta ise halka açıklık oranı yükseldikçe, kurumsal yönetişim giderek ’geçer akçe’ olacak. Genel olarak da borsa, yatırımcıların gözünde itibar kazanma sürecine girecek.
Kaynak: Radikal Gazetesi/Uğur Gürses