Finans, Muhasebe, Vergi...
Vergi Hukuku

Vergi Alacağının Doğması ve Vergilendirme Süreci

1- VERGİYİ DOĞURAN OLAY        

Vergiyi doğuran olay, devletin vergi alacağının doğması için, verginin konusu ile mükellefi arasında, kanunun aradığı şartların ve ilişkinin oluşmasını ifade etmektedir. Türk vergi hukukunda, vergi alacağının vergiyi doğuran olayın meydana gelmesiyle doğacağı kabul edilmiştir.  Vergi Usul Kanunu’nun 19’uncu maddesi uyarınca, vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergiyi doğuran olay, çeşitli vergilerde farklı şekillerde tanımlanmıştır. Gelir vergisinde, gerçek kişilerce kazanç ve irat elde edilmesi; kurumlar vergisinde, vergiye tabi kurumlarca kurum kazancının elde edilmesi; katma değer vergisinde, ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyet çerçevesinde, Türkiye’de mal teslim edilmesi, hizmet ifa edilmesi, mal ve hizmet ithal edilmesi ve kanunda sayılan diğer işlemlerin yapılması, vb.’dir.

2- TARH

a- Tanım

    Verginin tarhı, vergi alacağının, kanunlarında gösterilen matrah ve oranlar üzerinden vergi dairesince hesaplanarak, bu alacağı miktar olarak tespit eden idari işlemdir (VUK, m.20). Tarh işlemi, hukuki niteliği itibariyle,  bireysel (subjektif (öznel)), belirtici ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlemdir.
    Tarh işlemi çeşitli şekilerde uygulanır. İlk usul, Türk Vergi Hukukunun ana yöntemi olan “beyannameye dayanan tarh usulü”dür. Bu usul, olağan tarh usulü olup, aksine hüküm olmadıkça geçerlidir. Bazı özel durumlarda ise, olağan dışı tarh usullerine başvurulur. Bunlar, “ikmalen vergi tarhı”, “re’sen vergi tarhı” ve “verginin idarece tarhı” usulleridir.

b-Tarh Türleri

ba- Olağan Tarh Usulü: Beyanameye Dayanan Tarh  

    Vergi kanunlarına göre beyan üzerinden alınan vergiler “tahakkuk fişi” ile tarh ve tahakkuk ettirilir. Tahakkuk fişi esasına göre, vergi dairesi tarafından beyannamenin alınması üzerine bir tahakkuk fişi düzenlenir ve bunun bir nüshası mükellefe veya beyannameyi mükellef namına vergi dairesine getirene verilir. Vergi böylece tahakkuk etmiş olur. Tahakkuk fişinin mükellefe verilen nüshası, aynı zamanda, beyannamenin makbuzu yerine geçer (VUK, m. 25/1, 2).
Vergi beyannamesini ilgili vergi dairesine tevdi eden kimsenin, kendisine verilen tahakkuk fişini almaması, beyannamede yazılı matrah üzerinden tarhı gereken verginin tahakkukuna engel olamaz. Bu takdirde, tahakkuk fişinin mükellefe verilecek nüshası posta ile mükellefe gönderilir (VUK, m. 27).

      
Beyannamenin posta ile gönderilmesi halinde de tahakkuk fişi düzenlenir. Bu takdirde, tahakkuk fişinin mükellefe veriklecek nüshası, kapalı bir zarf içinde, mükellefin beyannamede gösterdiği adrese gönderilir ve fişin dairede kalan nüshasına posta zimmet defterinin tarih ve numarası işaretlenir (VUK, m. 28).

          

Beyannameye dayanan tarh usulünün önemli bir sonucu, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamamalarıdır. Ancak, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler ve vergi hatalarına ait hükümler saklıdır (VUK, m 378/2)..bb- Olağan Dışı Tarh Usulleri: İkmalen Vergi Tarhı, Re’sen Vergi Tarhı ve Verginin İdarece Tarhı     
bba- İkmalen Vergi Tarhı

        

İkmalen vergi tarhı, her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra, bu vergiye ilişkin olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir (VUK, m. 29).

        

bbb- Re’sen Vergi Tarhı

    Re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde, takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda belirtilen matrah veya matrah farkı re’sen takdir olunmuş sayılmaktadır (VUK, m. 30/1)
Aşağıdaki halerden herhangi birinin bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir (VUK, m. 30/2):

         

1-Vergi beyannamesi kanuni süresi geçtiği halde verilmemişse,
2-Vergi beyannamesi, kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber, beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemişse,
3-Tutulması zorunlu olan defterler tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse,
4-Defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmazsa,  
5-Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunursa,
6-Maliye müfettişleri, hesap uzmanları ve gelirler kontrolörlerince yapılan incelemeler sırasında, mükellefler, her türlü harcama ve tasarruflarını vergisi ödenmiş veya vergiye tabi olmayan kazançlardan sağladıklarını kanıtlayamazlarsa,
Harcama veya tasarrufların vergiye tabi tutulmuş veya vergiye tabi olmayan kazançlardan sağlandığı kanıtlanamayan kısmı, harcama ve tasarrufun varlığının tespit edildiği dönemden bir önceki dönemde elde edilmiş ve vergisi ödenmemiş kazanç olarak ilgili dönem matrahının takdirinde dikkate alınır.
7-  3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’na göre yetki almış meslek mensuplarına imzalattırılması zorunlu olan beyanname ve ekleri imzalattırılmazsa veya tasdik kapsamına alınan konularda, yeminli mali müşavir tasdik raporu zamanında ibraz edilmezse.

Re’sen vergi tarhında bazı özel durumlar da söz konusudur. Şöyle ki;
    
i– Vergi beyannamesini kanuni süresi geçtikten sonra vermiş olanlara, bu beyannamede gösterdikleri matrah üzerinden re’sen gerekli tarhiyat yapılır ve beyannameler re’sen takdir için takdir komisyonuna sevk edilmez. Ancak, vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra kendiliğinden verilen beyannameler için bu hüküm uygulanmaz.
ii- Süresi içinde verilen vergi beyannamelerinde vergi matrahına ilişkin bilgilerin gösterilmemiş olması halinde, mükellefe, takdir komisyonu tarafından 15 günden az olmamak üzere bir süre verilerek vergi matrahına ilişkin bilgileri vermeya ve kanuni defterlerini ibraz etmeye davet olunur. Bu davet üzerine, mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz ederse, defter ve belgeler ihticaca salih bulunmak şartıyla, mükellefe takdir olunacak matrah, defter ve belgelere dayanılarak tespit olunacak miktardan fazla olamaz.
iii- Re’sen vergi tarhı yanında ikmalen vergi tarhını da gerektiren bir sebep bulunduğu takdirde, re’sen takdir sonucu beklenmeksizin ikmalen tarhiyat yapılır. Re’sen takdir sırasında, ikmalen tarhiyata dayanak olan matrah farkı dikkate alınmışsa, vergi tarhı sırasında daha önce tarh edilmiş olan vergi indirilir.

bbc- Verginin İdarece Tarhı

Verginin idarece tarhı, ikmalen ve re’sen vergi tarhı sebepleri dışında kalan hallerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunlarında belirtilen zamanlarda başvurmamaları veya aynı kanunlarla kendilerine yüklenen ödevleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanuna göre belirlenen matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.
Örneğin, yukarıda da belirtildiği gibi, kazançları basit usulde tespit edilen ticari kazanç sahipleri ile götürü gider usulünü seçen gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, yanlarında çalıştırdıkları hizmet erbabının, kanunda belirtilen süre içinde karne almalarını ve karnelerinde yazılı olan vergilerini ödemelerini sağlamak zorundadırlar. Bu zorunluluklara uyulmaması halinde, hizmet erbabının vergisi, işveren namına idarece tarh olunur. Verginin idarece tarhına bir başka örnek de damga vergisinden verilebilir. Damga Vergisi Kanunu’nun 26’ncı maddesi uyarınca, resmi dairelerin ilgili memurları, kendilerine verilen kâğıtların damga vergisini aramak ve vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş olanları tespit ederek, damga vergileri idarece tarh edilmek üzere, vergi dairesine bildirmek zorundadır.

3- TEBLİĞ

a- Tanım

Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların, yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir (VUK, m. 21).

b- Tebliğ Konuları

Tahakkuk fişi dışında, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden her türlü belgeler ve yazılar, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta aracılığı ile iadeli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ise ilân yolu ile tebliğ edilir (VUK, m. 93/1).
    
c- Tebliğ Yapılacak Kimseler

Tebliğ mükelleflere (ve vergi sorumlularına), bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır (VUK, m. 94/1).

d- Tebliğ Usulleri

Tebliğ, posta ile tebliğ, memur aracılığı ile tebliğ, dairede veya komisyonda tebliğ ve ilân yoluyla tebliğ usullerinden birine göre yapılr.

3- TAHAKKUK

Verginin tahakkuku,  tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir (VUK, m. 22).

4-TAHSİL

a- Tanım

Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir (VUK, m. 23). Vergi borcu, mükellefin bu bakımdan bağlı olduğu vergi dairesine (VUK, m. 110/1),  kanunlarında gösterilen süreler içinde (VUK, m. 111/1)  ödenir. Ödeme süresinin son günü verginin vadesi tarihidir (VUK, m. 111/2). Beyannamenin posta ile gönderilmesi halinde, ödeme, beyan edilen matrahla ilgili verginin tahakkuk işleminin tamamlanması beklenmeksizin vadesinde yapılır.
Vergi Usul Kanunu’nda özel ödeme zamanları da yer almaktadır (VUK, m. 112).

b- Özel Ödeme Zamanları

ba– İkmalen, Re’sen ve İdarece Tarh Edilen Vergilerde Ödeme Zamanı

Bu vergiler, taksit zamanlarından önce tahakkuk etmişse, taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse, geçmiş taksitler, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.

bb– Memleketi Terk ve Ölüm Gibi Mükellefiyetin Kalkmasını Gerektiren Hallerde    
    Ödeme Zamanı

Bu gibi hallerde, beyan üzerine tarh olunan vergiler beyanname verme süreleri içinde ödenir.
Mükellefin vadeleri bu sürelerden sonra gelen vergileri de aynı süreler içinde alınır.
Memleketi terk edenlerin, ölen mükelleflerin veya benzeri haller dolayısyla mükellefiyeti kalkanların ikmalen, re’sen veya idarece tarh olunan vergileri, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde ödenir.

bc– Vergi Mahkemesinde Dava Açma Dolayısıyla Tahsili Durdurulan Vergilerde Ödeme
     Zamanı

Bu vergilerden taksit süreleri geçmiş olanlar, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir.

bd– Uzlaşma Konusu Yapılan Vergi ve Cezalarda Ödeme Zamanı

-Uzlaşma vaki olduğu takdirde, uzlaşma tutanağı vergi ve cezaların ödeme zamanlarından önce ilgiliye tebliğ edilmişse, kanuni ödeme zamanlarında; ödeme zamanları kısmen veya tamamen geçtikten sonra tebliğ edilmişse, ödeme süreleri geçmiş olanlar uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde;
-Uzlaşma vaki olmadığı takdirde, Vergi Usul Kanunu’nun 112 ve 368’inci maddeleri hükümleri ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesinin 8 numaralı bendi hükmü çerçevesinde;
ödenir.

be– Gecikme Faizi ve Tecil Faizi Uygulaması

i- Dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar;
ii- Dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar;
iii- Uzlaşılan vergilerde, uzlaşılan vergi miktarına, verginin kendi kanununda belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar;
geçen süreler için, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Gecikme faizinin hesaplanmasında ay kesirleri dikkate alınmaz.
iv- Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince, mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için, aynı dönemde 6183 sayılı kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, iade edilecek vergi ile birlikte mükellefe ödenir.
v- İhtirazi kayıtla beyan edilip ödendikten sonra yargı kararına göre iade edilip yine yargı kararı uyarınca tahsili gereken vergilere, iade tarihinden yargı kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için, 6183 sayılı kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi hesaplanır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir