Finans, Muhasebe, Vergi...
Uncategorized

Türkiye Ekonomisinde Politika Ve Gelişme Evreleri

1. Cumhuriyetten Önceki Dönem

Bu dönemin iktisadi düşünce akımları Liberal, Meslekçi ve Milli İktisat düşünceleridir. Liberal düşünce Batı’da kapitalist ekonomi ilkelerini içeren düşüncedir. Meslekçi görüş ise, Türk ve Müslüman esnaf ve tüccarı geleneksel kurumlar içinde örgütlemeyi amaçlamaktadır. Milli İktisat düşüncesi de, İttihat ve Terakki ve özellikle onun ideologu olarak nitelenen Ziya Gökalp ve taraftarlarınca savunulmaktadır.

Bu düşünceler birbirlerinden farklı olarak ortaya çıkmaktaysalar da, hepsinde ortak olan yön, ulusal burjuvaziyi yaratmak ve kapital yoldan kalkınmayı sağlamaktır. Bunun için kişilerin birikim ve yatırımları özendirilmiştir.

Bu dönemin somut iktisadi verilerine gelince, bir kere, genel refah düzeyinin düşük olduğunu belirtmek gerekir. 19007’de kişi başına gelirin 824, 1913’de 974, 1914’te 1072 kuruş olduğu bildirilmektedir. Ancak satın alma gücü bilinmedikçe bunun bir anlamı yoktur.

Ülke ekonomisi tarımsal bir yapıya sahip olmakla birlikte, tarımın yapısı da iyi değildir. Kapital ve üretim teknikleri bakımından iyi değildir. Kapital stoku zayıftır ve yüzyıllardır kullanılan tarımsal aletler üretime egemendir.

Ülkenin hemen hemen tüm endüstriyel üretim alanlarında büyük çapta dışa bağımlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Üretim tüketimin %59,4’ünü karşılayabilmektedir.

2. 1923-1929 Alt Dönemi

Öncelikle belirtmek gerekir ki, bağımsızlık savaşı kazanıldıktan sonra yapılacak en önemli işlerden biri, ulusal iktisadın onarılması konusu olmuştur. Çünkü savaşların etkisiyle ekonomi büyük kayıplara uğramıştır. Bu alt döneme bu yüzden “kurtuluş yılları” adı da verilmektedir. Bu dönemde yapılan çalışmalar, önemli nitelikler ve somut olayları şunlardır:

a) İzmir İktisat Kongresi

b) Özel girişime öncelik ve özendiriler: Ulusal ekonomide “özel girişim”e öncelik verilmiştir. Belirli iktisadi işlerin yapımı her ne kadar kamuya, devlete verilmişse de, çekici veya itici güç Özel Girişim’dir.

c) Lozan’da Osmanlı borçlarının yüklenmesi

d) Musul petrollerinin çözümü

e) Aşar’ın kaldırılması

f) Sanayi ve Maadin bankasının kurulması

g) Özel sigorta ve ortaklıkların kurulması

h) 1927 Teşviki Sanayi kanununun kabul edilmesi

i) Şeker fabrikalarının kurulması

j) GSMH ve Sektörlerde gelişme: Bu alt dönemde 1923’ten 1929’a kadar GSMH 1927 yılı bir yana sürekli olarak yükselmiştir. 1983 üretici fiyatlarıyla 1923’te 633.1 milyon lira olan GSMH, 1929 da 1150 milyon lira olmuştur. Burada tarım kesiminin payı 1923’te %38,7 , 1929’da da %45,8 olurken, sanayi de %12,7 ve %11 olmuştur.

3. 1929-1932 Alt Dönemi

Bu birkaç yıllık dönem, bizde ulusal iktisadın devletçe, önceye göre, daha sıkı bir biçimde düzenleme yıllarını oluşturmuştur. Türkiye bu dönemde kendi iktisadını koruyan ve düzenleyen yasalar çıkarmıştır. Bu arada Dünya İktisadi Bunalımı aynı yıllarda ortaya çıkmıştır. Gümrük yasasını çıkarmış olmakla, sınırlı olsa da Pazar ekonomisine girmiş bölgelerimize çok daha ucuz olan yabancı malların girmesi önlenmiş, ancak dünya piyasasında fiyatların düşmüş olması, bizim dışsatım mallarımızı da satılamaz hale getirmiştir.

Böylece bir yandan yabancı paraya olan gereksinmemiz büyürken, dışsatım olanaklarının gerilemesiyle bunu kazanma şansı azalmış, paramızın değerinde ise, doğal olarak gerilemeler olmuştur. Bunun sonucunda da, hükümet iktisadi yaşama daha fazla karışması yasa tasarılarına sarılmış ve bunlar kabul edilmiştir.

Bu alt dönemde herhalde gümrük bağımsızlığı ve dış ticaretle ilgili olarak ödemeler dengesi açığının büyümesi, daha sonra da dünya iktisadi bunalımının bize gittikçe daha çok yansıma eğilimi karşısında bazı düşünceler ortaya çıkmaya başlamıştır.

Bu alt dönemde iç ve dış iktisadi koşullar karşısında alınan önlemlerin GSMH bakımından sonuçları şu şekilde olmuştur. 1929-1932 arasında her yıl ortalama GSMH’nın %9,8’i yatırımlara ayrılmış, GSMH’da %5,1’lik, sınai hasılada da %12,2’lik ortalama yıllık artış olmuş, GSMH içinde sanayiin ortalama payı da %12,9 olmuştur.

Sınai üretimde bu yüksek düzeydeki gelişmeye rağmen, içerik bakımından gelişmenin pek de önemli olmadığı gözlenmiştir. İlkel maddesi ülke içinde bol miktarda olan tekstil alt kollarında bile, gereksinmenin dışalımla sağlanması yolu sürdürülmüştür.

4. 1933-1945 Alt Dönemi

Bu alt dönem, devletin iktisadi yaşama sadece karıştığı ve onu düzenlediği değil, aynı zamanda belirli ödevleri bizzat üstlendiği ve iktisadi işletmeler kurduğu bir dönemdir. Bunu gerekli kılan 1929 Dünya İktisadi bunalımının ülkemize de yansımış olması ve daha sonraları İkinci Dünya Savaşı’nın da bu alt dönemde olması düşünülebilir.

Bu alt dönemin başında da devletçi bir iktisadi uygulama yönünde adımlar atılmış ve 1932 yılının temmuzunda müdahaleci, devletçi, hatta bazıları devletleştirici sekiz yasa kabul edilmiştir. Sanayileşmeyi sağlamak amacıyla, uygulamasının da bizzat devletçe yapılmak üzere sanayileşme programının hazırlanmasına başlanmıştır. Baştan Özel Kesim’de iktisadi gelecek bakımından bazı endişeler belirmişse de bunlar bazı güvenceler anlamına gelen önlemlerle giderilmeye çalışılmıştır. Bu alt dönemdeki önemli gelişmeler şunlardır:

a) Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı: 1933-1937 yıllarını kapsamak üzere bu plan, ulusal iktisadın tüm kesimlerini kapsamadığı ve yatırım ve büyüklüklerle ilgili olmadığı için, günümüzdeki iktisadi planlardan çok farklıdır. Bu plan sanayide belirli alt kollarda fabrikalar kurulmasını ve belirli işlerin yapılmasını amaçladığı için bir program olarak nitelendirilebilir.

b) İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı: 1938-1942 yıllarını kapsamaktadır. Daha önceki belirli bir birikime de dayanılarak bu uygulama döneminde yüz fabrika kurulması öngörülmüştür.

c) Emekte, Tarımda karışma(müdahale) ve Milli Korunma Kanunu

d) Sanayi planının finansmanı: Bu alt dönemdeki sanayi planları, bu arada başarıyla uygulanabilmiş olan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı, iç ve dış kaynaklarla finanse edilmiştir. İç kaynaklar, kamu gelirlerine dayanılarak, bundan sağlanan birikimle gerçekleştirilmiştir. Dış finansman kaynaklarına gelince, burada da Sovyet ve İngiliz kredileri önemli olmuşlardır.

Bu alt dönemdeki sanayileşme girişimleriyle, ulusal ekonomi bakımından çok önemli başarılar elde edilmiştir. Tüm bunların sonucunda mal darlığı, dolayısıyla aşırı fiyat yükselişleri olmuş, bazı mallar karneye bağlanmış, bazıları piyasadan çekilmiş, paranın iç ve dış değeri arasında büyük farklar meydana gelmiştir.

5. 1946-1949 Alt Dönemi

Bu alt dönem de aslında bir geçiş dönemi olarak düşünülebilir. Öyle ki burada devletçi ve müdahaleci bir iktisat düzeninden, Özel Girişimci ve liberal bir düzene geçiş hazırlıkları olmuştur.

Türkiye iç ve dış etkenlerin etkisiyle kendini Batı’ya daha yakın hissetmiştir. İç etken, iktidarın devletçi ve müdahaleci olmasına rağmen yapısında Özel Girişim’in de olması, zaten varolan fakat daha önce de bazı vesilelerle belirtilen açıkça oluşmaya ve ortaya çıkmaya başlayan muhalefetin çok daha hatta bazen tamamıyla Özel Girişimci olmasıdır. Dış etken ise, o dönemde Stalin tarafından Sovyetlerin ülkemizden bazı toprak isteklerinde bulunmuş olması, buna karşın Batı’nın bu arada özellikle ABD’nin, savaştan zarar görmüş ve iktisadi bakımdan sıkıntı içinde bulunan ülkelere, bu arada bize “Marshall Yardımı” gibi yardımlar hazırlanması ve bunun uygulanmaya başlanmasıdır. Tüm bunlar Türkiye’yi Batı modelli, Özel Girişimci, liberal, serbest rekabetçi bir iktisat düzenine yaklaştırmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, siyasal açıdan çok partili bir döneme geçilmeye başlanması, iktisadi sorunların daha açıkça tartışılmasına ortam hazırlamıştır. Savaş nedeniyle yatırımların durmuş, üretimin düşmüş, faal nüfustan önemli bir bölümünün silah altında bulunmasından dolayı üretim daha çok düştüğü gibi, üstelik bunun toplam tüketimi de arttırmıştır. Yerli anamalın tek başına kalkınmayı sağlamaya yeterli olmadığı öne sürülerek, yabancı sermaye ile işbirliği ve onun yatırım yapmasının özendirilmesi istenmiştir.

Bu alt dönemde ulusal ekonomide belirli gelişmeler de olmuştur. Önce, GSMH 1945’te (1968 fiyatlarıyla) 23,2 milyar TL’den 1950’de 38,6 milyara yükselmiştir. Sonra tarım kesiminde elde edilen artışlarla aynı yıllarda GSMH içindeki pay %41’e yükselmiş, sanayi payı da %13,1 olmuştur.

6. 1950-1960 Alt Dönemi

Bu alt dönemin başında siyasal iktidar değişmiş ve daha önce muhalefet olan iktisadi yaşamda Özel Girişim’i esas alan düşünce egemen olmuş, ulusal bir burjuvazi yaratılması ve güçlendirilmesine yeniden ağırlık verilmiş, dış ilişkiler, burada dış ekonomik ilişkiler de bu yönde geliştirilmek istenmiştir.

Dış ticarette serbest ticaret düşüncesiyle işe başlanmıştır, dışalımın (ithalatın) %75’i tamamıyla serbest bırakılmıştır. Tarım alanında da gelişmeler olmuştur. Traktörlerin alımına devam edilmiştir. Kore Savaşı’nın ortaya çıkmasıyla tarımsal ve belirli stratejik malların fiyatlarında önemli yükselmeler meydana gelmiş, tarımsal üretimde artışlar olmuştur. Bu üretim artışlarında, doğal koşulların uygun olmasının da büyük katkıları olmuştur.

Sanayi alanında da üretim artışları olmuş, ancak bunun 1954’lerden sonra daha hızlı olduğu belirtilmiştir. 1948’e göre tarımsal indeks 1953’te 155 iken, 1960’ta 171’e yükseldiği halde, sanayide 157’den 242’ye yükselmiştir.

Toplam yatırımlar önemli ölçüde artmıştır. Yatırım miktarları gelişmesine rağmen, kaynakların yatırımlara ayrılması pek başarılı olamamıştır.

4 Ağustos 1958 Programı:

Açık finansman ve bu alt dönemin ilk yıllarında dış ticaretteki liberasyonun etkisiyle kısa sürede kaynakların tükenip iç fiyatların yükselmesi ve döviz kaynaklarının eriyerek piyasa fiyatlarıyla dövizin aşırı biçimde yükselmesi sonucu dışsatım zorlaşmış, yatırımları yürütmek üzere dışarıdan mal getirilemez olmuş ve böylece bir darboğaza girilmiş, zor günler yaşanmıştır. Bu dar boğazdan çıkmak amacıyla 4 Ağustos 1958 kararlarıyla bir “İktisadi İstikrar Programı” kabul edilmiştir.

Bununla birlikte, bu alanda belirli başarılar sağlanmış, genel fiyatlar önemli ölçüde düşürülmüş olmasına rağmen, sıkıntılar sürmüş hatta 1959’larda durgunluk baş göstermiştir. Bilindiği gibi bunların ardından 27 Mayıs 1960 hareketi olmuştur.

7. 1960/1962-1977 Alt Dönemi

Önce, bu alt dönem bir öncekinin tersine, düşünce olarak ekonomik yaşama devletin karıştığı, ekonomik yaşamı düzenlediği ve belirli ölçüde buna katıldığı bir alt dönemdir. Gerçi, bunu daha önceki alt dönemlerde de, tersi söylenmiş olmasına rağmen yapmıştır. Fakat bu alt dönemde bu görev, daha bilinçli bir davranışla yerine getirilmeye çalışılmıştır. Tabii, tüm bu alt dönemde tek bir düşünce ve davranış egemen olmuştur.

Bir kere 1960/1962 yılları, bir geçiş, bir yeni oluşum devresi olmuştur. Yeni bir anayasa hazırlanıp kabul edilmiş, devlete bazı sosyal ve iktisadi yükümlülükler getirilmiştir. Ekonomide kamu kesimine ayrı bir yer verilmiş, KİT’lere belirli ödevler yüklenmiştir. Baştan daha yönetim çevrelerinde, iktisadi ve sosyal yaşanda planlama düşüncesi egemen olmuş, bu alanda çalışmalar yapmak üzere, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kurulmuştur.

Ayrıca bu alt dönemde ülkemizde ilk kez 1963’te yürürlüğe konulmak üzere, arka arkaya üç beşer yıllık dönemleri kapsayan on beş yıllık perspektif bir plan hazırlanmış, uygulanmış ve 1977’de sona ermiştir. Bu perspektif plana göre hedeflenenler şöyledir. Ekonomik ve sosyal maliyeti çok yüksek olduğu belirtilen açık işsizliğin önlenmesi için şehirlere akının, yaratılacak yeni iş alanlarıyla dengeli olmasını sağlamak ve tarım bölgelerinde tarım dışı faaliyet imkanlarını arttırarak programlar hazırlanacağı bildirilmektedir.

Beşer Yıllık Kalkınma Planları:

İlki 1963-1967 yıllarını kapsamaktadır. Birinci BYKP döneminde, yıllık %7’lik bir kalkınma hızı için GSMH’nın %18,3’ü yatırımlara ayrılacak, bunun %3,5’i dış kaynaklarla, %14,8’i de iç birikimle (tasarrufla) karşılanacaktır.

İkinci BYKP, 1968-1972 alt dönemini kapsamaktadır. Bu plan döneminde de ulusal ekonominin yılda %7 büyümesi öngörülmüştür. Aynı zamanda ekonomide yapısal bir değişmenin sağlanması da hedef alınmıştır.

Bu alt dönemdeki toplam yatırımların %31,1’le en büyük payı yapım sanayiine , sonra %15,7 ile konuta, %14,5 ile ulaştırmaya, %11,7’sinin de tarım kesimine yapılması öngörülmüştür. Bununla, sanayide yıllık gelişmenin %11,2 , tarımda %3,7 olacağı tahmin edilmiştir.

Fakat, üçüncü BYKP’nın son yılında, sanayi %10,8’lik bir gelişme göstereceği halde tarımın %05’e düşmüş olması, GSMH’da %4 (yani %7,4 olan hedefin çok altında kalarak) bir gelişmeye neden olmuştur.

Kesimler kompozisyonunda değişik plan dönemlerinde bazı sapmalar olmakla beraber, makro düzeyde hedeflerle gerçekleşmeler arasında genelde bir uyumluluğun olduğunu söylemek olanaklıdır.

8. 1978’den Günümüze

Bu alt dönem ekonomide büyük güçlüklerin ortaya çıktığı ve bunların önlenmesi konusunda olağanüstü, yani köklü önlemleri alma girişimlerinin yapıldığı bir alt dönem olmuştur.

1978 yılında 1980 yılına kadar olan bölümde ikinci petrol şokunun etkisiyle ülkenin petrol dışalımına ödemesi gereken döviz miktarı da hızla artmıştır. Dövizin piyasa fiyatı hızla yükselmiştir. İşte bu döviz darlığı, sanayiin kullandığı ilkel maddeleri, ara malları ve yeni yatırım mallarını, belirli tarımsal girdilerin ve öteki tüketim mallarının dışalımını neredeyse durdurduğu için, bunların fiyatı aşırı bir biçimde yükselmiş, ilkel madde sınırlılığından dolayı da bunları kullanan fabrikalar ya düşük kapasiteyle çalışmak veya çalışmalarını tamamıyla durdurmak tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır.

Piyasaya yüksek miktarda para sürüldüğü, kredi piyasasının oldukça yüksek düzeyde tutulduğu açıkça görülmekteydi. Bu yıllarda toplam ve kişi başına GSMH düşmüştür.

24 Ocak 1980 İstikrar Programı

24 Ocak 1980’ de yeni bir istikrar programı hazırlanıp kabul edilmiştir. Bu program ötekiler gibi ancak, onlardan daha kapsamlı olarak paket önlemler içermiştir. Burada öncelikle ulusal ekonomide üçlü rakamlara, yani %100 enflasyonun durdurulması amaçlanmış, bunun için de tüketimi kısıp fiyatlardaki yükselişi önlemek bakımından satın alma gücü, şiddetle kısılma yoluna gidilmiş, bu amaçla ayrıca bazı kuruluşlar oluşturulmuştur.

Bu önlemler arasında KİT ürünlerine oldukça sıkça olarak zamlar yapılmıştır. KİT’lerin bütçeye yük olmamaları bu yolla da sağlanmaya çalışılmıştır. Beşinci BYKP 24 Ocak 1980 kararlarının bir devamı olarak 1985-1989 yıllarını kapsamak üzere yürürlüğe konulmuştur.

Ülkemizde piyasa ekonomisi ilişkilerine belirli ölçüde girilmiş, fakat çok önemli sorunlardan bazılar henüz çözümlenememiş, hatta bunlardan bazıları eskiye göre çok daha büyümüştür.

KAYNAKLAR:

Türkiye İktisadı Prof. Dr. Nazif KUYUCUKLU

http://www.geocities.com/ystezel/index.html 1934 Sanayi Programı ve Türkiye İktisadi Tarihinde Yeri

http://www.geocities.com/ystezel/articles/san_ikt_buy_piy.html Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir